Melekler ile İlgili Çeşitli Sorular

Sual: Melekleri hep kanatlı kız şeklinde yapıyorlar. Kızlara melek ismini veriyorlar. Dört büyük meleğin ismini kızlara koymakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Melekleri kız şeklinde yapanlar, Hıristiyanlardır. Bir de onların etkisi altında kalan cahillerdir. Meleklerde erkeklik, dişilik yoktur. Melek ismini, kız çocuğuna değil de, erkek çocuğa koymak daha uygun olurdu. En azından melekleri kız sanma ihtimali ortadan kalkardı. Ama şimdi alışılmıştır. Erkeğe melek ismi koymak yadırganabilir. Ecdadımız, dört büyük meleğin ismini erkeklere koymuşlar, böylece onların kız olmadıkları intibaı yayılmış olmaktadır. Erkek çocuklarına Cebrail, Mikail, İsrafil ismini koymak uygun olur. Cennet meleklerinin en büyüğü Rıdvan'dır. Cehennem meleklerinin büyüğü de Malik'dir. Bunların ismi de erkek çocuğa konabilir. Kız çocuklarına da koymak caiz ise de, Hıristiyanlara benzememek için koymamalı. Azrail ismi de caizdir. Ancak diğer çocukların alay etmesine yol açabilir. Onun için Azrail ismini koymak uygun görülmemiştir. Melekler hakkında Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar.) [Necm 27]

(Rabbiniz oğulları size ayırdı da, kendisi için kız olarak melekleri mi edindi?) [İsra 40]

(Putperestlere de ki: Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı? Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?) [Saffat 149,150]

Sual: (Ecelin hoyrat eli) demek küfür müdür?
CEVAP
Evet. Çünkü Azrail aleyhisselamın Allahü teâlânın emri ile can alması hoş karşılanmamış, ona hakaret edilmiş oluyor. Günahsız olan meleklere her ne şekilde olursa olsun hakaret etmek, onları kusurlu bulmak küfrü gerektirir. (Birgivi)

Sual: Melekler Hazret-i Âdem'e secde etti mi?
CEVAP
Melekler Âdem aleyhisselama secde etmedi. Onun istikametine Allahü teâlâya secde etti. Biz Kâbe'ye secde etmiyoruz, Kâbe istikametine dönerek Allah için secde ediyoruz.

Sual:
Melekler sevinip üzülürler mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kazalar azalınca veya yaşlılar ölmeyince, Azrail tatilde demek caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Azrail aleyhisselam, vazifesini ihmal etmez. Böyle söylemek vazifesini ihmal ettiği anlamına gelir. Meleklerle alay etmekte de, küfre kadar götürür.

Sual: Bir tefsirde, Hârut ile Mârut isimli iki meleğin günah işlediği yazılıdır. Başka bir kitapta ise, meleklerin günah işlemediği yazılıdır. Hangisi doğrudur?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde iki melek denmesi, cinlerin, meleklerin içinde olmasından dolayı idi. Hârut ile Mârût cin taifesinden idi. Melekler günah işlemez. (Tefsir-i Şeyhzâde, T. Kurtubi)

Sual:
Cami kelimesi, Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil isimli dört büyük meleğin isimlerinin baş harflerinden mi meydana gelmiştir?
CEVAP
Hayır, meleklerin isimleri ile ilgisi yoktur. Cami, Arapça kelimedir. Dört değil, üç harflidir. Cim, mim ve ayn harfleri ile yazılır. Ayrıca, meleklerin üstünlük sırası da, bu kelimeye uygun değildir. Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:

Meleklerin birbirlerinden üstünlükleri vardır. En üstün dört büyük melekten 1.si Cebrail, 2.si İsrafil, 3.sü Mikail, 4.sü Azrail'dir [aleyhimüsselam]. (İtikadname)

Sual: Peygamberler, meleklerden üstün iken, meleklere iman niçin peygamberlere imandan önce yazılıyor?
CEVAP
Melekler, her canlıdan önce yaratıldı. Onun için, kitaplara imandan önce, bunlara iman edilmesi bildirildi. Kitaplar da, Peygamberlerden öncedir. Kur'an-ı kerimde de, inanılacak şeylerin ismi, bu sıra ile bildirilmektedir.

Meleklerin isimleri
Sual:
Meleklerde erkeklik ve dişilik olmadığı halde, niye Hıristiyanlar melekleri kız gibi gösteriyorlar, Müslümanlar da,Meleklerin isimlerini erkeklere veriyorlar?
CEVAP
Hıristiyanlar meleklere kız dedikleri için, bu intiba ortadan kalksın diye, Müslümanlar, Cebrail, Mikail, İsrafil gibi melek isimlerini erkek çocuklarına vermişlerdir. Böyle bir intiba söz konusu olmazsa, erkeğe de, kıza da verilebilir. Salih Müslümanlar için, erkek de, kadın da olsa, çoçuk da, büyük de olsa; temiz, günahsız anlamında, melek gibi insan veya o bir melektir demekte mahzur olmaz.

Melek göndermek
Sual:
Kitaplarda, (Allah bir kuluna melek gönderdi) veya (Cebrail'i hemen gönderdi) gibi ifadeler geçiyor. Allah mekândan münezzeh olduğuna göre, sanki meleklerin yanındaymış gibi, gönderdi demek nasıl caiz oluyor?
CEVAP
Yedi kat gök vardır. Birinci kat gök, dünyadan çok büyüktür. Diğer gökler de, birinci kat gökten çok büyüktür. Allahü teâlâ, yerdeki ve göklerdeki meleklere aynı anda emredebilir. Onlar da, oradan başka yere gider. Gittikleri yerlerden, başka yerlere gitmelerini de emredebilir. Buradaki mekân durumu, meleklerle ilgilidir, Allahü teâlâ ile ilgili değildir.

Meleklerin suali
Sual:
Bekara suresinin, (Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dedi. Melekler, "Biz, seni hamdle tesbih ederken, orada fesat çıkaracak, kan dökecek insanı mı halife yapacaksın?" diye sordular. Allah da onlara, "Elbette ben, sizin bilmediklerinizi bilirim" dedi) mealindeki 30. âyet-i kerimesi, insandan önce de, kan döken, fesat çıkaran canlıların olduğunu, meleklerin de, bunu bildikleri için, bu şekilde sorduklarını göstermiyor mu?
CEVAP
Âdem aleyhisselamdan önce, melek, cin ve hayvan vardı; ama insan yoktu. Tefsirlerdeki bilgiler şöyledir:

Ahmed bin Yahya hazretleri buyuruyor ki:
Melekler, halife ifadesini işitince, Âdemoğulları arasında fesat çıkaracak kimselerin de, bulunacağını anlamışlardır; çünkü halife kelimesinden kastedilen anlam, kötülüğü ıslah etmek ve fesadı terk etmektir. Melekler, daha önce cinlerin fesat çıkarmalarını ve kan dökmelerini görmüşlerdi. Yeryüzünde Hazret-i Âdem'in yaratılışından önce cinler vardı. Onlar orada fesat çıkarmış ve kan dökmüşlerdi. Allah, onlara meleklerden bir ordu göndermişti. İşte melekler, (Orada fesat çıkaracak, kan dökecek kimse mi yaratacaksın?) sorusunu, sadece durumu anlamak için sormuşlardı. Yani, acaba bu halife [insan], bundan önce gördüğümüz cin gibi mi olacak, yoksa başka biri mi olacak demek istemişlerdi.

İbni Zeyd hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ meleklere, insanlar arasında yeryüzünde fesat çıkartacak, kan dökecek kimselerin bulunacağını bildirmişti. İşte bundan dolayı melekler de, böyle demişlerdir. Bu sözleriyle onlar, Allah'ın yerküresinde halife tayin ettiği ve böylelikle kendisine nimet verdiği kimsenin buna rağmen isyan etmesini hayretle karşıladıklarından dolayı böyle sual sordular.

Katade hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, meleklere, yeryüzünde birtakım kimseler yaratırsam, bunlar fesat çıkartıp kan dökecekler diye bildirmişti. Allahü teâlâ, (Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım) diye buyurunca, melekler, acaba bu, Allah'ın kendilerine yaratacağını bildirdiği insan mı, yoksa başkası mı, olduğunu öğrenmek üzere, bu soruyu sormuşlardı. (Cami-ul-ahkâm)

Erkeklik zamiri
Sual:
Meleklerde erkeklik dişilik olmadığı halde, Kur'anda niye erkek zamiriyle bildiriliyor?
CEVAP
Türkçede, "o melekler" deniyor. "O" şahıs zamiri Türkçede erkek için, kadın için, hayvan ve cansızlar için kullanılır. "O melekler"denince hangisi kullanılmış oluyor ki? Elbette hiç biri değil. Çünkü bunlara ait farklı zamir yok. Olmayınca mecburen hepsi için aynı zamir kullanılıyor.

İngilizcede ise, erkek ve kadın için kullanılan zamirler ayrıdır. Hayvanlar, bitkiler ve cansızlar için kullanılan farklı bir zamir yoktur. Hepsi için de "it"şahıs zamiri kullanılmaktadır. Mesela bir bitki için, "it is a rose = o bir güldür" dense, bir hayvan için de, "it is a cat = o bir kedidir"dense, hayvan için bitki zamirini kullandın veya tersine, bitki için hayvan zamiri kullandın denmez. O dilin özelliği öyledir. İngilizcede, cinsiyeti bilinmiyorsa, "he"kullanılması bildiriliyorsa da, Hıristiyan inancına göre, dört büyük melek hariç, diğer melekleri kız zannettikleri için, daha çok dişilik zamirini kullanıyorlar. Kız resimleri yapıp angel [melek] diyorlar.

Hiçbir dilde meleklere has [özgü] bir şahıs zamiri yoktur. Bu bakımdan Arapçada da melekler için erkeklere mahsus zamir kullanılıyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Melekler, erkek ve dişi değildir. Kur'an-ı kerimde, meleklerin, erkeklere mahsus şahıs zamirleriyle bildirilmesi, üstünlük bakımındandır. Nitekim Allahü teâlâ, kendini de, bunun için, böyle zamirle bildirmektedir. (1/266)

Meleklerin imtihanı
Sual:
Meleklerle İblis'e, Hazret-i Âdem'e secde emri verildiği zaman, Cebrail aleyhisselam tereddüt edince, Hazret-i Ebu Bekir'in ikazıyla secde ettiği muteber kitaplarda yazıyor. Melekler, günahsız olarak yaratılmadı mı? Cebrail aleyhisselam, secde için niye tereddüt etti?
CEVAP
İblis kâfir olarak yaratılmadı, melekler de günahsız yaratılmadı. İblis de, melekler de mümin idi. Hatta İblis meleklerin hocasıydı. Hep birlikte yaşıyorlardı. Kur'an-ı kerimde bildirilen imtihandan sonra, İblis kâfir oldu. Meleklere masumluk vasfı verildi. Ondan önce, melekler masum değildi. Melekler o zaman da masum olsaydı, Allahü teâlânın (Secde edin) emri hâşâ lüzumsuz olurdu. İmtihanı melekler kazandı, İblis kaybetti. Meleklerin hocasıyken kâfir oldu.

Melekler Niye Yaratıldı

Sual: Allah, herhangi bir yardıma ihtiyacı olmadığı halde, melekleri niye yarattı? Kendisi bir ol demekle yaratabileceği şeyleri, niye meleklere yaptırıyor?
CEVAP
Evet, Allahü teâlânın hiç kimsenin yardımına ihtiyacı olmadığı gibi, her şeyi yoktan bir ol demekle yaratabilir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah bir şeyi yaratmak isteyince, ol der, o da hemen oluverir.) [Bekara 117]

Ancak, âdet-i ilahi şöyledir ki, Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratır. Mesela Cebrail aleyhisselamı Peygamberlere vahiy göndermekle, Azrail aleyhisselamı insanların ruhunu almakla görevlendirmiştir. Dilerse, Cebrail aleyhisselam olmadan da, Peygamberlerine vahiy gönderebilirdi, nitekim onların mübarek kalbine ilham ederek gönderdiği de, vaki olmuştur. Azrail aleyhisselam olmadan da, canımızı alabilir. Bulutsuz da, yağmur yağdırır. Çocuğun olması için, ana babayı sebep yaratmıştır. Her ne kadar, âdeti sebeplerle yaratmaksa da, dilerse sebepsiz de yaratır. Nitekim Hazret-i İsa'yı babasız, Hazret-i Âdem'i de, hem anasız, hem de babasız yaratmıştır.

Hastaya verilen ilaca etki kuvvetini de, Allahü teâlâ yaratır. İlaçsız da şifa verirdi. Ancak ilaç kullanılması âdetidir. Nitekim Musa aleyhisselam hastalanmıştı. Bu hastalığa iyi gelen ilacı söylediler. (İlaç istemem, Allahü teâlâ şifasını verir) dedi. Hastalık uzadı ve ağırlaştı. Tekrar, (Bu hastalığın ilacı meşhurdur ve tecrübe edilmiştir, az zamanda iyi olursunuz) dediler. (Hayır, ilaç istemem) dedi ve hastalık arttı. O zaman vahiy gelip, (İlaç kullanmazsan, şifa ihsan etmem) buyurulunca, ilacı alıp iyi oldu; ama sebebini merak etti. Bunun üzerine vahiy gelip, Allahü teâlâ, (Sen tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek istiyorsun. İlaçlara, faydalı tesirleri kim verdi? Elbette ben yaratıyorum) buyurdu.

Allahü teâlâ, ekmeği doyurmaya sebep yaptığı gibi, ilaçları da, hastalıkları gidermeye sebep yapmıştır. Bütün sebepleri yaratan, bunlara tesir kuvveti veren, Allahü teâlâdır.

Musa aleyhisselam, şöyle bir sual sordu:
- Ya Rabbi, hastalığı yapan kimdir, hastalığı iyi eden kimdir?
Cenab-ı Hak buyurdu ki:
- Her ikisini de yapan benim.
- O halde, doktora ne lüzum var?
- Doktorlar, şifa için yarattığım sebepleri bilir ve kullarıma verir. Ben de onlara, bu yoldan rızk ve sevab veririm. (Kimya-i saadet)

Şu halde, melekler niye yaratıldı demek, Allah ilaçlara niye faydalı tesir kuvveti verdi demeye benziyor. Onun için atalarımız, (Hikmetinden sual olunmaz) demişlerdir.

Rahmet Melekleri

Sual: Rahmet melekleri nerelere girmez?
CEVAP
Şu yerlere rahmet melekleri girmez:
1- İçinde canlı resmi veya heykeli bulunan odaya.
2- Alkollü içki içilen ve içki bulunan yere.
3- Kumar oynanan veya kumar aleti olan yere,
4- Günah işlenen yere,
5- Köpek olan yere,
6- Cünüp bulunan odaya,
7- Çalgı aletleri [mesela TV] bulunan odaya,
8- Misafir gelmeyen eve,
9- Avret yeri açık olan kimselerin olduğu yere,
10- Ana-babaya asi olunan eve.
Böyle yerlerde namaz kılmak mekruh olur ve edilen dua da kabul olmaz. (Nisabül-ahbâr, M.Ç.Y.Güzin)

Mekruh olarak kılınan namaz sahih olur. Yani o kimse, namaz borcundan kurtulursa da, namaz kılmakla hasıl olacak büyük sevaba kavuşamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Canlı resmi, köpek ve cünüp bulunan yere rahmet melekleri girmez.) [Nesai]

(Sarhoş olan kimseye rahmet melekleri yaklaşmaz.) [Bezzar]

(Akraba ziyareti yapmayan kimselerin bulunduğu yere rahmet melekleri gelmez.) [Taberani]

(Heykel [ve her çeşit insan ve hayvan biblosu] bulunan odaya rahmet melekleri girmez.) [Müslim]

(Cers, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim] (Mizmar her türlü çalgı aletidir. [Müncid])

Bir ihtiyaç olmadan oyun, eğlence için cers takılı hayvana binmek mekruhtur. Cers bulunan kervana rahmet melekleri gelmez. (Tergib-üs-salât)

Şeyh-ül-İslam Ahmet ibni Kemal efendi hazretleri buyuruyor ki:
(Mizmarları kırmak için gönderildim) hadis-i şerifi, (Her çeşit çalgıyı yasak etmekle emrolundum) demektir. (Kırk hadis)

Allahü teâlâ, şeytana (Senin müezzinin mizmardır) buyurdu. (Ebu Nuaym)

Müezzin, ezan okuyan, insanları ibadete çağıran kimsedir. Şeytanın müezzini ise, insanları günah işlemeye çağırır. Bu da mizmarların her çeşididir.

Rahmet melekleri girmezse
Sual:
Rahmet melekleri eve girmezse, ne kaybımız olur?
CEVAP
Melek girmeyen eve şeytan girer. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Misafir, sofrada iken, melekler ev sahibine dua eder.) [Taberani]

(Sirke yiyen kimselere, iki melek, yemek bitinceye kadar dua eder.) [İbni Asakir]

(Melekler, sahura kalkan kimselere dua eder.) [İmam-ı Ahmed]

Eğer sofrada içki veya meleklerin girmesine mani olan bir şey varsa, o kişi meleklerin yapacağı bu duadan mahrum kalır.

Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bana salevat getirenin, günahlarının affolması için melekler dua eder.) [Ey oğul ilmihali]

(Allahü teâlânın zikredildiği yerlere, melekler rahmet saçar.) [Ebuşşeyh]

(Kur'an-ı kerimi hatmedene 60 bin melek dua eder.) [Hazinet-ül-esrar, Deylemi]

(Bir kimse, uygunsuzluk yapmadıkça, namaz kıldığı yerden ayrılıncaya kadar, melekler, "Ya Rabbi, buna rahmet et"diye dua ederler.) [Nesai]

Eğer salevat getirilen, zikredilen, Kur'an okunan ve namaz kılınan yerde, çalgı aleti veya meleklerin girmesine engel olan başka bir şey varsa, meleklerin yapacağı duadan mahrum kalınır. Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Melekler, insanlara iyilik öğreten kimselere dua ederler.)
[Tirmizi]

(Din kardeşinin bir işini yapana binlerce melek dua eder.) [İbni Mace]

(Yatağa abdestli yatan kimse için, o gece bir melek sabaha kadar, "Ya Rabbi, bunu affet"diye dua eder.) [Hakim]

Eğer o yerlerde veya yatak odasında, canlı resmi, kumar aleti veya rahmet meleklerinin girmesine engel olan başka bir şey varsa, meleklerin yapacağı duadan mahrum kalınır.

Ölüm hastasının bulunduğu odada, hayzlı, cünüp, canlı resmi, kumar aleti, köpek, çalgı aleti ve rahmet meleklerinin girmesine engel olan başka şey bulunmamalıdır.

Mümin, ruhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini görüp, can verme acısını duymaz. O odaya rahmet melekleri girmezse, o kimse ölürken sıkıntılara maruz kalabilir.

Bir namaz vaktini cünüp geçirmek büyük günahtır. Sarhoş olmak, kumar oynamak ve çalgı çalmak haramdır. (Berika)

Kendisi kullanmasa bile, herhangi bir çalgı aletini evinde bulundurmak günah olur. (Hadika)

Kendi yapmasa bile, kötü şeyleri evinde bulundurmak kötü, kendi yapmasa bile, iyi şeyleri bulundurmak iyidir. Mesela, Kur'an-ı kerimi, okumasını bilmese de, bereketlenmek için evinde bulundurmak sevaptır. (Hindiyye)

Kendi oynamasa bile evde iskambil kağıdı, tavla gibi kumar aletlerini bulundurmamalıdır. Haramlardan, mekruhlardan kaçılırsa, rahmet meleklerinin yapacakları dualardan istifade ederiz. Melekler masumdur, duaları red edilmez.

Lazımlığı temizlememek
Sual: Bebeklerin lazımlığa yaptığı çişlerini, gece orada bekletmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Tuvalete döküp lazımlığı yıkamalı. Gece bekletmemeli. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Evde kap içinde idrar bırakmayın! Rahmet melekleri böyle odaya girmez.) [Taberani]

Çöpü bile evde bekletmek uygun değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir evde çöp olursa, o evde bereket kaldırılır.) [Deylemi]

Melekler ve İblis

Sual: İblis, lanetlenmeden önce, meleklerin hocası mıydı?
CEVAP
Evet, meleklerin hocası ve reisi idi. İslam âlimleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın emri ile, bütün melekler, Adem aleyhisselama doğru secde etti. Meleklerin hocası olan İblis, emri dinlemedi, secde etmedi. İmam-ı Salebi hazretlerinin, İbni Abbas hazretlerinden rivayet ettiğine göre; İblis, meleklerle beraber idi. Ateşten yaratılan cinler taifesinden idi. Melekler ise, nurdan yaratıldı. İblis'in önceki adı Azazil idi. Cennetin bekçilerindendi. Dünya seması meleklerinin reisi idi. Dünya, semasının ve yerin sultanıydı. Meleklerden ilimde üstün idi. Gök ile yeryüzü arasını idare ediyordu, bunun için kendini büyük gördü. Bu hâli onu Allah'a isyana sürükledi. Allahü teâlâ da onu, rahmetinden uzaklaştırdı. (Camiul Ahkam)

İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
(İblis, Cennet bekçilerinden idi, dünya semasının işlerini idare ediyordu.) [Beyheki]

Said bin Müseyyib buyuruyor ki:
(İblis, Meleklerin reisi, hocası idi.) [İbni Cerir, İ. Süyuti]

Sual: Kur'anda, İblise değil, meleklere secde emri verildiği bildiriliyor. Şeytana böyle bir emir verilmediği halde, neden şeytan cezalandırılıp lanetlendi?
CEVAP
Hâşâ, Allahü teâlânın, yanlış, lüzumsuz bir şey yapması, haber vermeden, suçsuz bir mahlukunu cezalandırması, yani zulmetmesi, elbette mümkün değildir! İblis, Meleklerle beraber yaşıyordu, onların hocası idi. Allahü teala, içinde, İblis'in de bulunduğu melekler topluluğuna emir verdi. O toplulukta, İblis olmasa idi, verilen emirden sorumlu olmazdı. Âyet-i kerimelerde, (Fakat İblis secde etmedi) buyurulduğuna göre, İblis de, secde emri verilenlerden idi. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Meleklere, "Adem'e secde edin"demiştik. İblis hariç, hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin emrinin dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da, İblis'i ve onun avenelerini dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar, sizin düşmanınızdır. [Şeytanın yolundan gidenleri dost edinerek, Cenneti verip Cehennemi almak] zalimler için, ne kötü bir değiş tokuştur.) [Kehf 50]

Şeytanın, secde ile emrolunduğunu bildiren, iki hadis-i şerif meali şöyledir:

(Ademoğlu, secde âyetini okuyup da, secde edince, şeytan ağlayarak uzaklaşır. Sonra şöyle der: Yazık bana, ademoğlu secdeyle emrolundu ve secde ettiği için Cennete kavuştu. Ben de secdeyle emrolundum, ama isyan ettiğim için, Cehenneme müstahak oldum.) [Müslim]

(Kibirden sakının. Kibir, şeytanı secde etmemeye sevk etti.) [İ. Asakir]

Sual: İblis, Hazret-i Âdem'e secde etmediği için niye lanetlendi? Şeytanın Hazret-i Âdem'e secde etmeyişi ile, Allah'a isyanın ne alakası var? Hem Allah'a isyan etmiş olsa bile, isyan lanetliğe, küfre sebep olur mu? Niye Allah kendisine değil de, Hazret-i Âdem'e secde edilmesini emretmiştir?
CEVAP
Secde, Âdem aleyhisselama değil, Allah için yapılması istendi. Yani Hazret-i Âdem istikametinde Allah'a yapılması istendi. Biz de Kâbe istikametinde Allah için secde ediyoruz. Kâbe'ye secde etmiyoruz. Meleklere ve İblise, Âdem aleyhisselam istikametinde Allah'a secde edilmesi emredildi. Şeytan ise, bu emrin yanlış olduğunu söyleyerek secde etmedi. Yani şeytan secde etmediği için değil, Allah'ın emrinin yanlış olduğunu söylemesi onun lanetliğine sebep oldu.

Namaz kılmayan, oruç tutmayan kimse, Allah'a isyan halinde olmakla beraber ona kâfir denmez. Ama namazı, orucu lüzumsuz görürse kâfir olur.

İşte şeytan da Allah'ın emrini uygun görmeyip, (Ben ateşten o ise, topraktan yaratıldı. Ateşten yaratılan bir varlığın, topraktan yaratılan bir varlığı kıble edinmesi yanlıştır) diyerek secde etmedi ve ebedi lanetliklerden oldu.

Melekler Akıllı Varlıklardır

Sual: Meleklerde akıl olmadığı, bunun için de sorumlulukları olmadıkları, dinler, insanlar ve cinler içindir denilerek meleklerin dindar olmadıkları, sadece emredileni yapan robot gibi birer varlık olduğu söyleniyor. Kimisi de, erkek olduklarını söylüyor. Bunlar, imanın altı şartından birini inkâr değil mi?
CEVAP
Meleklerde erkeklik ve dişilik olmadığı, bütün akaid kitaplarında yazılıdır. Daha önce de, Hıristiyanlara özenen bazı kimseler, meleklerin dişi olduklarını söylüyor ve kanatlı kız resimleri yapıyorlardı. Şimdi de, kanatlı erkek resimleri mi yapacaklar?

Melekler nurdan, İblis ve cinler ise ateşten yaratılmıştır. Hepsi akıl ve irade sahibi varlıklardır. Allahü teâlâ, melekleri de, İblis'i de, imtihandan geçirdi. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Âdem'e [Adem'e karşı Allah'a] secde edin, dediğimiz zaman, İblis hariç, meleklerin hepsi secde etti. İblis ise, yüz çevirip büyüklük tasladı, kâfirlerden oldu.) [Bekara 34]

Melekler, robot gibi olsa idi, hâşâ Allahü teâlânın secde edin emri anlamsız bir şey olurdu. İmtihanda olmasalardı, İblis kâfir olmazdı ve cezalandırılmazdı. Meleklerden secde etmeyen olsa idi, elbette onlar da, cezalanacaktı. Aklı olmayan, robot gibi olan, mesul olur mu, cezalandırılır mı? Sorumlu olmasalar böyle imtihana tabi tutulurlar mıydı? Dindar olmasalar, emre itaat ederler ve Allahü teâlâ da onları böyle över miydi? İşte bu imtihandan sonra, meleklere günah işlememe, masum olma özelliği verildi. Bu özellik, Peygamberlerde de vardır. Masum olmaları, akıl sahibi olmadıklarını göstermez. Akıl sahibi olmayan da, Peygamber olmaz. Meleklerden de, peygamberler olduğu, Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail [aleyhimüsselam], meleklerin peygamberleridir. Meleklerin hepsi, ilim sahibidir. İki âyet-i kerime meali:

(Melekler, "Ey rabbimiz, Seni noksan sıfatlardan tenzîh eder, kemâl sıfatlar ile tavsif ederiz ki, Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur" dediler.) [Bekara 32]

(Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, Ondan başka ilah olmadığına şahitlik etmişlerdir.) [Al-i İmran 18]

Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselama, (Benim âlemlere rahmet oluşumdan sana da bir pay düştü mü?) diye sual edince, (Evet, sonumun ne olacağından korkardım. Tekvir suresindeki âyetler inince, Allah'ın yanındaki kıymetim meydana çıktı) dedi. (Şifa-i şerif)

(Bu Kur'an, arşın sahibi Allah katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin
[Cebrailin] getirdiği sözdür.) [Tekvir 19-21]

Cebrail aleyhisselam, dindar olmasa, Allah yanında değerli ve şerefli biri olur mu?
Allahü teâlâ, meleklere değişik görevler vermiştir. Bir âyet-i kerime meali:

(Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun.)
[Naziat 4-5]

İşleri yönetmekle görevli meleklerin üstünlüğünü belirtmek için, Allahü teâlâ onlara yemin ediyor.
Melekler, robot gibi akılsız varlık olsa, Allahü teâlâ kendine onlardan resul, yönetici seçer mi hiç? Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:

(Allah, meleklerden de, insanlardan da Resuller [elçiler] seçer.) [Hac 75]

Melekler için, akılsız, robot gibi varlıklar demek, onları inkâr etmenin başka bir yoludur. Meleklere iman, imanın altı şartından biridir. Bir âyet-i kerime meali:

(Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr eden, derin bir dalalete saplanmıştır.) [Nisa 136]

Meleklerde erkeklik ve dişilik yoktur. Müşrikler, (Melekler dişidir, onlar Allah'ın kızlarıdır) demeleri üzerine Allahü teâlâ buyurdu ki:

([Ey müşrikler] Rabbiniz, erkek çocukları, sizin için ayırdı da, kendisi meleklerden kız çocuklar mı edindi! Gerçekten siz, vebali çok büyük bir söz söylüyorsunuz.) [İsra 40]

(Müşriklere sor: Kızlar Rabbinin de, erkekler onların mı? Biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık? Kesinlikle yalan söylüyorlar.) [Saffat149-151]

(Ahirete inanmayanlar, meleklere, dişilerin adlarını takıyorlar.) [Necm 27]

Bedir ve Huneyn savaşlarında, Melekler, yardıma gelmişlerdi. İki ayet-i kerime meali:

(O vakit [Bedir'de] Müminlere, "Rabbiniz, üç bin melek indirip, size yardımda bulunması, yetişmez mi?" diyordun.) [Al-i İmran124]

(Hani siz, Rabbinizden zafer için yardım istiyordunuz. O da, "Peş peşe gelen bin melek ile, size yardım ediyorum" diyerek duanızı kabul buyurdu.) [Enfal 9]

Savaşa katılıp, düşman ile savaşabiliyorlar. Bunlara nasıl, akılsız, şuursuz robot denir ki?
Resulullah efendimizin yardımcılarının melekler olduğu bildiriliyor:

(Onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve salih müminlerdir. Bundan başka melekler de, onun yardımcılarıdır.) [Tahrim 4]

Hadis-i şeriflerde de, meleklerin akıllı olduğu bildirildi. Üç hadis-i şerif meali:

(Canlı resmi, köpek ve cünüp bulunan yere, rahmet melekleri girmez.) [Nesai]

(Sarımsak, soğan yiyen, mescidimize gelmesin. Çünkü, insanların rahatsız olduğu şeylerden, melekler de, rahatsız olur.) [Taberani]

(Çıplak durmayın! Yalnız cima ve helada sizden ayrılan hafaza meleklerinden utanın ve onlara saygılı olun!) [Tirmizi]

Demek ki, melekler, evlere rahmet için gelebiliyor ve evde cünüp varsa, bilebiliyorlar. Bu basit bir iş değildir. İnsanların rahatsız olduğu pis kokulardan onlar da, rahatsız olabiliyor ve yanlarında çıplak durulması uygun olmuyor. Robot gibi olsalar, cünüpten, kötü kokudan niye rahatsız olsunlar, onlardan niye utanılsın ve niye onlara karşı saygılı olmak emredilsin? Bir hadis-i şerif meali:

(Sağdaki melek, soldaki meleğin âmiridir. Kul, bir iyilik yapınca, on sevab yazar. Kötülük yapınca, sağdaki melek, soldaki meleğe bekle der; o da, altı saat bekler. Eğer kul, istiğfar ederse, hiç bir şey yazmaz. İstiğfar etmezse, tek bir günah yazar.) [Taberani, Beyheki]

Bir ayet-i kerime meali de şöyledir:

(Yoksa onlar [müşrikler], kalblerinde gizlediklerini ve fısıltılarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, biz işitiyoruz, yanlarındaki elçilerimiz [melekler] de yazmaktadır.) [Zuhruf 80]

Amellerimizi tespit edip, kaydeden ve kabrinde insanı sorguya çeken meleklere, akıl ve ilim sahibi olduklarını gösteren vesikalara rağmen, akılsız, robot varlıklar demek çok yanlış ve gülünç olur.

Görülmeyen Şey Yok mudur?

Sual: Ateistler, (Melek, cin, şeytan gibi varlıkları göremiyoruz. Görülmeyen şey yoktur) diyorlar. Bu hususta açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Melek, cin ve şeytanı inkâr eden Müslüman olamaz. Bunlar Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça yazılıdır.

Dünya, bir imtihan yeridir. Allahü teâlâ, Bekara suresinin başında gayba imanı, yani görmeden inanmamızı emretmiştir. İyi ile kötünün, inananla inanmayanın ayırt edilmesi için bir imtihan gerekir. Allahü teâlâ imtihan etmeden de kullarının ne yapacağını, suç, günah işleyeceğini bilir. Fakat, henüz suç işlemeden cezalandırılsa, (Suçum yokken, imtihan edilmeden, beni cezalandırmak doğru değil) diyebilir. İşte bunun gibi sebeplerle, insanlar imtihan için dünyaya getirilmiştir. Söz dinleyenle, dinlemeyen, suç işleyenle işlemeyen belli olsun diye, bazı yasaklar konmuş, bazı ibadetleri yapma mecburiyeti getirilmiştir.

Mesela, (domuz eti veya besmelesiz kesilen kuzu eti niye haram) diye soruluyor. Etin mutlaka bir zararı olduğu için değil, emri dinleyenle dinlemeyen belli olsun diye de haram edilmiş olamaz mı?

Bu öyle bir imtihan ki sorular da, cevaplar da bellidir. Kabirde ne sorulacak, ahirette ne sorulacak hepsi bellidir. Ben soruları ve cevapları bilmiyordum diye itiraz edilemeyecektir.

Cin, şeytan, nazar, Cennet, Cehennem gibi şeylerin görülmemesi de bir imtihandır. Görüldükten sonra imtihanın ne önemi kalır? Çok çalışkan ve bilgili bir öğrenci ile çok tembel ve cahil bir öğrenci imtihana girse, sorular ve cevaplar belli olsa, ikisi de aynı şeyi yazacak, o zaman çalışkan talebe ile tembel olan ayrılmayacaktır. Bilenle bilmeyenin ayrılması için [daha doğrusu inananla inanmayanın ayrılması için] bir imtihan gerekmez mi?

Görülmeyen her şeye yok demek, aklı bırakıp, duyulara tâbi olmak demektir. Hayvanlar duyularına tâbi olur; insan ise, akla tâbi olur. İnsanların duyuları, hayvanlarınkinden daha geridedir. Köpek çok kuvvetli koku alır. İnsan, bu kadar koku alamaz, gecenin zifiri karanlığında yarasa gibi hareket edemez. İnsan, ışık olmadan, karanlıkta göremediği halde, kedi görebiliyor. O halde göze değil, akla göre karar vermek gerekir.

Mıknatısın manyetik gücünü gözle göremiyoruz. Fakat demiri çekmesinden mıknatısta bir güç olduğunu anlıyoruz. Kumanda aleti ile, TV'yi açıp kapatıyoruz. Kumanda aletinde gözle görmediğimiz bir güç, bu işleri yapıyor. Uzaktan kumandalı bir aletle, otonun kapıları açılabiliyor. Fakat bu işi yapan gücü göremiyoruz. O halde, hisse değil, akla değer vermek gerekir. Lazer ışınları ile ameliyat yapılıyor, demir kesiliyor. Bu ışınları ve manyetik dalgaları gözle göremiyoruz. Göremediğimize yok demek akla, ilme uygun değildir.

Bir teldeki elektrik akımını gözle göremiyoruz. Fakat yaptığı işlerden, içinde cereyan olduğunu anlıyoruz. Gözle görmediğimiz için cereyanı inkâr edemeyiz. Yer çekimini de gözle göremiyoruz. Fakat cisimlerin havaya değil de yere düşmesinden, yerde bir çekim kuvvetinin olduğunu anlıyoruz.

İnsanları ayakta tutup hareket etmesini sağladığı için ruhun varlığını anlıyoruz. Fakat gözle göremiyoruz. Hakkı bâtıldan ayıran insana akıllı diyoruz. Fakat aklı da göremiyoruz. Görülmediği halde, varlığı akılla anlaşılan çok şey vardır. Kimisi, bir şeye bakıp beğendiği zaman gözlerinden çıkan şualar, yani nazar, canlı cansız şeylerin bozulmasına sebep oluyor. Fen, belki bir gün, şuaları ve etkilerini daha iyi açıklayacaktır.

Kısacası, tekrar edelim, göremediğimize yok demek akla, ilme uygun değildir. Görülmeyen her şeye yok demek, aklı bırakıp, duyulara tâbi olmak demektir. Hayvanlar duyularına tâbi olur; insan ise, akla tâbi olur.

Cin vardır
Mutezilenin bir kısmı cinni inkâr ederken, bir kısmı, cinnin varlığını kabul eder; fakat cinnin insana zarar verdiğini inkâr eder. Nur-ül-İslam kitabında diyor ki: Cinlerin ilk babası Can'dır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Canı da daha önce, zehirli, dumansız ateşten yarattık.) [Hicr 27]

Şeytanlar, iblisin zürriyetindendir. İblis de cin taifesindendir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İblis cinlerdendi.) [Kehf 50]

Cin
suresinin ilk âyetlerinde, cinlerden iman edenlerin de olduğu bildirilmektedir. (Nas) suresinde cinlerden insanlara zarar verenlerin bulunduğu, zararlarından Allah'a sığınılması bildirilmektedir. Bu bakımdan cinleri inkâr edip, onların insanlara zarar verdiğini inkâr eden kâfir olur. Süleyman aleyhisselamın cinlerden de düzenli askerleri olduğu Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. (Neml 17)

Cehennem, cin ve insanlarla doldurulacaktır. (Secde 13)

Cinler de insanlar gibi, Allah'ı tanımak ve Ona ibadet etmek için yaratılmıştır. (Zariyat 56)

Kur'an-ı kerimde cin ile ilgili daha birçok âyet-i kerime vardır. Hadis-i şerifte cinlerden korunmak için dualar bildirilmiştir. Göz ile görmediğini inkâr etmek, akla da, ilme de aykırıdır.

Aklın doğru karar verebilmesi için
Akıl, göze değil, göz akla bağlıdır. Göz her şeyi göremez. Mesela tecrübeler neticesinde havanın içinde çeşitli gazlar bulunduğunu biliyoruz. Gözümüzle havayı ve içindeki gazları göremiyoruz. Göremediğimiz için, aklımızı göze tâbi kılarak (Hava ve gaz diye bir şey yoktur, olsaydı görürdük) demek aklı, tecrübeyi hiçe saymak olur.

Bugün fen yolu ile suyun oksijen ve hidrojen denilen 2 gazdan meydana geldiğini biliyoruz. Bu gazların biri yakıcı, diğeri de yanıcıdır. Suya bakınca ne oksijeni, ne de hidrojeni görmemiz mümkün olmaz. Hatta su renksiz olduğu için ağzına kadar dolu bir şişedeki suyu bile göremeyiz. Aklı göze tâbi kılarak (Şişede su, suda da gaz yoktur) diyebilir miyiz?

Aklın önemi, insanlığın şerefi, gözün görme kuvvetiyle ölçülseydi, kedinin insandan daha şerefli olması gerekirdi. Çünkü insan, ışık olmadan, karanlıkta göremezken kedi görebiliyor. O halde göze değil, akla göre karar vermek gerekir.

Bazı zehirli gazlar, renksiz ve kokusuz olduğu için görülemez ve varlığı anlaşılamaz. Tüpteki bir gazın çıkıp da odadaki insanları zehirlememesi için gaza koku katılır. Bu sayede bir odadaki gazı gözümüzle görmediğimiz halde, kokusundan dolayı anlarız.

İki biberin birinin tatlı, diğerinin acı olduğunu gözümüzle anlayamayız. Gözün vazifesi bu değildir. Göz, belli bir uzaklıktan sonraki ve belli bir büyüklükten daha küçük olan cisimleri göremez. Küçük mikroplar görülemediği gibi, çok uzaktaki koca bir insan da görülemez. Göremediğimiz için bunların yokluğu iddia edilemez.

Bazı gezegenlerin varlığından haberdar değiliz. Bugünkü fen, bunları anlayamadığı için başka gezegenlerin yokluğu iddia edilemez. Canlıları ayakta tutan ruhu da göremiyoruz, ama inkârı mümkün değildir.

Cinni inkâr etmek, Allahü teâlâyı inkâr etmektir. Bunun için aklı, fenni, göze tâbi kılmamalıdır! Aksine gözü, akla tâbi kılmalıdır! Akıl da tek başına hakkı bulamaz. Akıl göz gibi, İslamiyet de ışık gibidir. Yani aklın doğru karar verebilmesi için İslamiyet ışığına ihtiyacı vardır.

1'den önce sayı var mı?
Allahü teâlâyı inkâr eden zeki bir dehri [ateist] vardı. Hıristiyan din adamları bu dehriye cevap veremeyince, sana ancak İslam âlimleri cevap verebilir diyerek onu Basra'ya gönderirler. Basra'ya gelip, dünyada bana cevap verebilecek bir âlim bulamadım der. Herkese meydan okur.

Hammad hazretleri, (Hele önce bizim çocuklarla tartış, gerekirse âlimlerle görüşürsün) der, onun karşısına genç yaştaki Numan bin Sabit'i [imam-ı A'zam Ebu Hanife hazretlerini] çıkarır. Dehri, çocuk denilecek yaştaki bir gençle tartışmayı gururuna yediremez. Kürsüye yumruk vurur, (Hani nerede, o meşhur âlimleriniz) der.

Genç Numan bin Sabit onu, onun silahı ile vurur. (Ne o der, demek benden korkmaya başladın?) Dehri bu söze tahammül edemeyerek ilk sorusunu sorar:

- Var olan şeyin başlangıcı ve sonu olmaması mümkün mü?
- Mümkündür.

- Nasıl olur?
- Sayıları bilirsin birden önce hangi sayı vardır?

- Bir şey yoktur.
- Mecazi bir olanın önünde bir şey olmayınca, hakiki bir olanın önünde ne olabilir?

- Peki hakiki olanın yönü ne tarafadır?
- Mumun ışığı ne taraftadır?

- Bir tarafta denemez.
- Mecazi ışık için böyle denirse ebedi nur olan için ne denebilir?

- Her var olanın bir yeri olması gerekmez mi?
- Mahluklar için öyledir.

- İlah kâinatta ise, bir yerde görünmesi gerekmez mi?
- Yaratan ile yaratılan mukayese edilmez ama sütte yağı görebiliyor musun?

- Görülmez.
- Sütte yağ olduğu bir gerçek iken, göremiyoruz diye nasıl inkâr edilir? Ben de sana bir soru sorayım: Senin aklın var mı?

- Elbette var.
- Var olan şey görünür dedin. Aklın varsa gösterebilir misin?

- Peki O, şu anda ne yapmaktadır?
- Sen bütün soruları kürsüden sordun. Biraz da ben kürsüden cevap vereyim.
- Peki geç kürsüye.

İmam-ı A'zam olacak bu genç, kürsüye çıkıp, (Allahü teâlâ şu anda, senin gibi imansız bir dehriyi kürsüden indiriyor ve benim gibi bir muvahhidi kürsüye çıkarıyor) der ve ardından Rahman suresinin (Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini inkâr edebilirsiniz?) mealindeki 28. âyetini okur. Kalabalık hep bir ağızdan istiğfara başlar. Bu arada dehri, çoktan uzaklaşıp gitmiştir.

Meleklere İman Nasıl Olmalıdır

İmanın ikinci şartı, Meleklere imandır. Amentü'deki, (Ve melaiketihi) ifadesi, Allahü teâlânın meleklerine inanmayı, iman etmeyi bildirmektedir.

Melekler, Hayat sahibi, diri, nurani yaratıklar olup, akıl sahibidirler. Allahü teâlânın sevgili ve kıymetli kullarıdır, ortakları ve kızları değildir. Allahü teâlânın emirlerine itaat ederler, isyan etmezler. Günah işlemezler. Erkek ve dişi değildir. Evlenmezler, doğurmazlar, çoğalmazlar, çocukları olmaz, yiyip içmezler. Allahü teâlâ, bunlardan bazılarını peygamber olarak seçmiştir. Diğer meleklere vahiy [haber] götürmek görevi ile şereflendirmiştir. Peygamberlerin kitaplarını ve sayfalarını getiren de bunlardır. Mesela Enam suresini Cebrail aleyhisselam ile birlikte 70 bin melek getirmiştir. Bunlar hata etmez, unutmaz. Hile yapmaz, aldatmazlar. Bunların Allahü teâlâdan getirdikleri hep doğrudur, şüpheli, ihtimalli değildir. Kendilerine verilen emirleri yapmaktan başka işleri yoktur.

En üstünleri 4 tanedir:
Cebrail aleyhisselam: Meleklerin en üstünüdür. Vazifesi, Peygamberlere vahiy getirmek, emir ve yasakları bildirmektir. Cebrail aleyhisselamın günah işleyeceğini veya yanlış bir iş yapacağını sanmak çok tehlikelidir. Çünkü Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Ey Resulüm de ki; "Cebrail'e düşman olan, Allah'a düşmandır." Çünkü o, Kur'an-ı kerimi, Allah'ın izniyle, kendinden önce gelen kitapları doğrulayıcı, bir hidayet rehberi ve müminler için müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir.) [Bekara 97]

İsrafil aleyhisselam:
Sura üfürmekle vazifelidir. Birinci üfürmesinde hasıl olan sesi işiten, Allahü teâlâdan başka her diri ölecek, ikincisinde hepsi tekrar dirilecektir.

Mikail aleyhisselam:
Rızk gönderilmek, ucuzluk, bolluk, kıtlık, pahalılık ve her maddeyi hareket ettirmekle vazifelidir.

Azrail aleyhisselam:
İnsanların ruhunu almakla vazifelidir.

Bunlardan sonra dört sınıf melek vardır. Hamele-i Arş denen melekler dört tanedir. Huzur-i ilahide bulunan meleklere, Mukarrebin denir. Azab meleklerinin büyüklerine Kerubiyan, rahmet meleklerine Ruhaniyan denir. Cennet meleklerinin büyüğünün adı Rıdvan, Cehennem meleklerinin büyüğünün adı Malik'tir. Cehennem meleklerine Zebani denir. Bunlar, Cehennemde emredilen vazifelerini yapar. Denizin balığa zararlı olmaması gibi, Cehennem ateşi de bunlara zarar vermez. İnsanların iki omuzunda bulunup, iyiliklerini ve kötülüklerini yazan Kiramen katibin ismindeki iki melek ile, cinden koruyan meleklere, Hafaza melekleri denir. Sayısı en çok olan mahluk meleklerdir.

"Zebani gibi bir zalim", "Azrail gibi cani, işkenceci bir Zebani", "Çocuğunuzu terbiye etmezseniz, anarşist olur, Azrail ve Zebani olur" gibi sözler uygun değildir. [Bunları mecaz olarak da örnek vermek uygun değildir. Allahü teâlânın emrine uyarak iman eden, emir ve yasaklara uyan müslümanlara mesela namaz kılan, oruç tutan, kul hakkı yemeyen, zina etmeyen müslümanlara ahmak, gerici, örümcek kafalı denir mi hiç? Bunun gibi, Allahü teâlânın emrini yerine getiren meleklere cani, işkenceci, zalim denir mi hiç? Mecazı da, örneği de, şakası da çok çirkindir.] Meleklere hakaret eden Müslüman dinden çıkar. Bütün melekler günahsızdır, cani, işkenceci, zalim değildir. Allahü teâlânın emrini yerine getirirler. (Feraid-ül-fevaid)