Nuh der Peygamber demez

Sual: İnatçı bir Müslümana, (Nuh der, peygamber demez) demek niçin küfür oluyor?
CEVAP
Önce bu deyimin ne anlama geldiğine bakalım:
Bir kimse, o kadar inatçı ki, herkesçe bilinen bir gerçeği bile, kabul etmez inkâr eder demektir. Hıristiyanlar ve Yahudiler dâhil herkesin peygamber olarak bildiği Nuh aleyhisselama, peygamber dememekte inat eder demektir. İsa aleyhisselama peygamber demiyor dense, Yahudiler demediği için geneli kaplamaz. Muhammed aleyhisselama peygamber demiyor dense, Hıristiyanlar da demiyor. İttifakla herkesin kabul ettiği Nuh aleyhisselam örnek gösteriliyor. (Adam, Nuh diyor da, Ona peygamber demeye dili varmıyor) anlamındadır.

Küfür olmasının sebebiyse şudur:
(Sen inatta o kadar ileri gidiyorsun ki, Nuh aleyhisselamın peygamberliğini inkâr ediyorsun) denmiş oluyor. O da Müslüman olduğuna ve bunu inkâr etmediğine göre, (Sen Nuh aleyhisselama peygamber demiyorsun) denilince, küfürle suçlanmış oluyor. Hâlbuki Peygamber efendimiz, (Kendisine kâfir denilen kimse, gerçekte kâfir değilse, ona kâfir diyenin kendisi kâfir olur) buyuruyor. Yani inatçı Müslüman, kâfir olmadığı halde, ona kâfir dendiği için bu söz küfür oluyor. Ama bu sözü inatçı kâfir için söylemekte mahzur yoktur. Kâfire, (Sen inadından Nuh der, peygamber demezsin) demekte hiç mahzur olmaz.

Vehhabiler, Âdem, Şit, İdris ve Nuh'a [aleyhimüsselam] kadar olan peygamberlere peygamber demiyorlar. Onun için, (Vehhabiler, Âdem der peygamber demez, İdris der peygamber demez) denirse mahzuru olmaz, yerinde söylenmiş olur.

Küfür ve Küfür Bulaşığı

Sual: İmam-ı Rabbani hazretleri, (Küfür ehli ebedi cehennemde kalacaktır; fakat küfür bulaşığı olan kimse, Cehennemde cezasını çektikten sonra Cennete gidecektir) buyuruyor. Küfürle, küfür bulaşığı arasındaki fark nedir?
CEVAP
Amentüdeki altı esasın birine inanmamak, küfrün kendisidir. Mesela bütün peygamberlere inanıp, son peygamber Muhammed aleyhisselama inanmamak küfürdür. Hıristiyanlığa hak din demek, papazlar da Cennete gidecek demek, üç din birleşmeli demek gibi şeylerin hepsi küfürdür. Bu inanışa sahip olan kimse, ebedi cehennemliktir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
72 bid'at fırkasından olanların hepsi, itikadları bozuk olduğu için, Cehenneme girecekler ve itikadlarının bozukluğu kadar yanacaklardır. Bunların hepsi Cehenneme girecektir; fakat hiçbiri Cehennemde sonsuz kalmayacaktır. Cehennem ateşinde sonsuz azapta kalmak, imanı olmayanlar içindir. Bu 72 bid'at fırkasında olanlar, ehl-i kıble olduğu için kâfir olmuyorsa da, dinde inanması zaruri lazım olan şeylere inanmayanları ve (Ahkâm-ı islamiyye)den her Müslümanın işittiği, bildiği şeyleri tevilini bilmeden reddedenleri kâfir olur. (3/38)

Bir kimse de, Ehl-i sünnettir, itikadında noksanlık yoktur; fakat Hıristiyanların Noel'ini kutlamıştır, zünnar kuşanmıştır, haç işaretli kolye takmıştır, benzeri bir küfür iş yapmıştır yahut haram olduğuna inandığı halde, bir günahı önem vermeden işlemiştir. Bu küfürlere küfür bulaşığı, küfür pisliği de denmektedir. Bu küfürleri işleyenler de Cehenneme gider; fakat ebedi kalmaz. 72 bid'at fırkasının küfür pislikleri de böyledir.

Yine İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kelime-i tevhidi söyleyip, bunun manasını kabul eden Müslüman, Muhammed aleyhisselam Allahü teâlânın Peygamberidir, her sözü doğrudur, ona uygun olmayanlar yanlıştır, kötüdür diye inanırsa ve bu imanla giderse, küfür pisliklerinin cezasını çektikten sonra Cennete gider. Kâfirlere mahsus olan ve küfür alameti olan âdetlerini yapar ve dini bayramlarına katılır, kâfirlerin mukaddes bildikleri günlerinde ve gecelerinde, onların yaptıklarını yaparsa veya bir günahı hafif görerek, önem vermeyerek işlerse, muhakkak Cehenneme girer; ama kalbinde zerre kadar imanı olduğu için, Cehennemde sonsuz kalmaz. Küfür pislikleri temizleninceye kadar azap çekip, sonunda Cehennemden çıkar. (1/266)

Kâfir Olayım Demek

Sual: İnandırmak için, (Kâfir olayım veya şerefsizim ki, Ali beyin arabası yok) deniyor. Bu yemin olur mu?
CEVAP
Bu hususta iki kavil var:

1- (Ali beyin arabası yoktur, varsa kâfir olayım) dense, Ali beyin arabası olsa da, olmasa da, öyle diyen kimse, kâfir olur. Niyetine bakılmaz, yani niyeti geçersizdir.

2-
Küfre sebep olan şeyleri, yemin niyeti ile söylerse, kâfir olmaz, yemin etmiş olur. Ama böyle yemin, Müslüman yemini değildir.

Şerefsizim veya şerefsiz olayım demek de çok çirkindir. Müslüman kendine veya başka Müslümana böyle dememelidir. Şerefsiz demek; ahlaksız, namussuz ve haysiyetsiz demektir. Halbuki Müslüman, Allah indinde muhterem, aziz, mübarek, kıymetli insan demektir.

Arap Olayım Demek

Sual: Anladıysam Arap olayım demek küfür olur mu?
CEVAP
Bu sözü din düşmanları çıkarmıştır. Arap, güzel demektir; siyah, zenci demek değildir. Bugün Arap denilen kimseler Arap değil, çoğu fellah, kimileri de zencidir. Zengibar'dan, Habeşistan'dan gelenlere de, kasıtlı olarak Arap demişlerdir.

Peygamber efendimiz Arap idi. Araplar beyaz, buğday benizli olur. Bilhassa Peygamberimizin sülalesi beyaz ve çok güzel idi. Günümüzde de bu mübarek soydan gelen seyyidler var, hiçbiri zenci değildir. Peygamberimizin vefatında, Eshab-ı kiramın hepsi, sonra da evlatları, İslamiyet'i dünyaya yaymak için, Arabistan'dan çıktı. Asya'nın ötelerine, Afrika'ya, Kıbrıs'a, İstanbul'a, her yere dağıldı. Allah'ın dinini, Onun kullarına tanıtmak için canlarını feda ettiler. Bu geniş topraklar, o mübarek şehitlerle doludur. Sultan II. Abdülhamit Han'ın amirallerinden Eyüp Sabri Paşa, Mirat-ül-haremeyn kitabında, Mekke şehrinde, iki Arap evinin kalmış olduğunu yazmaktadır. Bugün ise hiç yoktur.

Bugün kendilerine Arap denilen kimselerin yanlışlıkları ve sapıklıkları yüzünden Arap kelimesine hakaret etmek yanlış olur. Seyyidler Arap'tır. Genelde, İslamiyet'i kötülemek için Arap kötülenmektedir. İslamiyet'i kötülemek için, dinin emirlerine irtica denmesi gibidir. Bu oyuna gelmemelidir. Dinimizde ırk üstünlüğü yoktur. Ama bazı milletler diğerlerinden daha faziletli olabilir. Bunun için Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Müslüman Arabı sevmek imandandır.) [İ.Neccar]

Ebu cehil gibi dinsiz Arabı sevmemek de, imandandır.

Kabul Olmayacak Dua

Sual: Kabul olmayacak duaya amin denmez demek, küfrü gerektirir mi?
CEVAP
Önce kabul olmayacak dua olur mu, olmaz mı ona bakalım! Mesela, (Ya Rabbi, beni peygamber yap) demek kabul olmayacak bir duadır. Böyle dua etmek Allah�ın emrine aykırıdır ve böyle duaya amin denmez.

Ayrıca Allahü teâlânın âdetine zıt olan dualara da amin denmez. Mesela, (Beni öldürme, beni melek yap, beni kadın yap) demek böyledir. Ayrıca ibadet yapmadan Cennete girmek için dua etmek de günahtır. (İslam Ahlakı)

Haramdan sadaka verse, alan fakir de haramdan olduğunu bilerek, verene, Allah razı olsun dese veya Allah kabul etsin dese ve veren de, amin dese, ikisi de imanlarını kaybeder. Başka biri de amin dese, o da kâfir olur. (Birgivi şerhi)

Haram olduğu bilinen belli mal ile cami veya başka hayır yaptırmak ve bunlara karşılık sevap beklemek küfürdür. (Redd-ül-muhtar)

Demek ki kabul olmayacak ve amin denmeyecek dualar vardır. Bu bakımdan, (Kabul olmayacak duaya amin denmez) demek küfrü gerektirmez. Fakat böyle sözler söylememek iyi olur.

Güzel Demek Küfür müdür?

Sual: Müziğin haram olduğuna inandığı halde, (Şu şarkı çok hoşuma gidiyor, söyleyen sanatçı da çok güzel) diye söylemek küfrü gerektir mi?
CEVAP
Bunları söylemek küfür değildir. Haramı helal bilmek, harama güzel demek küfür olur. Bir Alman, Fransız yani bir kâfir kızı güzel ise, güzel demek küfür olmaz. Şu günah ama hoşuma gidiyor demek küfür olmaz. Günah olduğunu bilip, şarkı dinlemek de öyle. Nefsimizin hoşuna gider. Günahlar nefsin hoşuna gidebilir.

Harama helal demek, haramı beğenmek, iyi demek, güzel demek küfürdür.Yoksa güzele güzel demek, şarkıcı kadına güzel demek, sesine güzel demek küfür olmaz. Zina etmek hoşuma gidiyor demek küfür olmaz. Zinayı beğenmek, günah olmadığını söylemek, helal demek, iyi demek küfür olur. Haram olduğunu bilerek işlemek, hoşuma gidiyor, çok tatlı oluyor demek küfür olmaz. Burada incelik, haramı beğenmek ayrı, hoşumuza gitmesi, tatlı gelmesi ayrıdır.

Bir hırsız, çeşitli numaralar yaparak polisin elinden kurtulsa, biz de numaralarını kastederek, helal olsun hırsıza desek küfür olmaz, çünkü onun hırsızlığını beğenmedik, yaptığı numaralar hoşumuza gitti. Şarkıcının da sesi, güzelliği hoşumuza gidebilir. Sesi güzel demek küfür olmaz.

Ancak dikkat etmeli. İslam âlimleri buyuruyor ki: (Nefsin gıdası haramlardır.) Nefsi emmare ise kâfirdir ve ahmaktır. Her isteği kendi aleyhine, zararınadır. Bu yüzden onun isteklerini yapıp, gıdasını vermemeli, yani haram, günah işlememelidir. Nefs ve şeytan hakimiyeti ele geçirirse, insan istemese bile, kendini günahlardan alıkoyamaz, bile bile işler. Aynı freni patlayan, direksiyonu boşa dönen arabaya şoförün hakim olamadığı gibi. Nerede duracağı, nereye çarpacağı belli değil. Günümüzde çoğu insan bu durumdadır.

Allah Yüzüne Baktı Demek

Sual: (Allah onun yüzüne baktı) veya (Allah onun yüzüne bakmadı) gibi tabirleri kullanmak küfür müdür?
CEVAP
Bunları söylemenin bir mahzuru yoktur. Bunlar birer tabirdir. Yüzüne baktı demek, Allah ona merhamet etti, acıdı demektir. Yüzüne bakmadı demek, ona acımadı, azap etti demektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, sizin güzel suretlerinize, mallarınıza bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar.) [Müslim]

Buradaki bakmak, sevap veya azap verir demektir. Yani Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, makam ve rütbesine bakarak sevap vermez. Amelini ne düşünce ile, ne niyetle yaptığına bakarak sevap veya azap verir. (S. Ebediyye)

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kıyamet günü Allahü teâlâ, şu üç sınıf insana rahmet nazarı ile bakmaz:
1- Alış verişinde yalan söyleyerek fahiş fiyatla mal satana.
2- Gelişi güzel her şeye yemin edene.
3- Kendisinde su olduğu halde, başkasına vermeyene.)
[Ey Oğul İlmihali]

(Altı şey, altı halde gariptir:
1- İçinde namaz kılınmayan Mescitler gariptir.
2- Okunmayan Kur'an-ı kerim gariptir.
3- Fısk işleyenler yanında Kur'an-ı kerim gariptir.
4- Kötü huylu, zalim kocanın elindeki saliha kadın gariptir.
5- Kötü huylu kadının elindeki salih koca gariptir.
6- Kendini dinlemeyen kavmin arasındaki âlim gariptir.
Allahü teâlâ, kıyamet gününde bu altı maddede bildirilenlere rahmet nazarı ile bakmaz.
Yani onlara acımaz, azap eder. (Menakıb-ı Çihar Yâri Güzin)

Yine Menakıb-ı Çihar Yâri Güzin kitabında bildiriliyor ki:
Allahü teâlâ, bu ümmete Ramazanda beş şey verir ki, başka ümmetlere vermedi.
1- Ramazanın ilk gecesi olduğu zaman, onlara [bu ümmete] rahmet nazarı ile nazar eder. Allahü teâlâ, kime rahmet nazarı ile bakarsa, artık ona azap etmez.

2-
Allahü teâlâ meleklere, (Bu ayda ibadetleri bırakın, ümmet-i Muhammede istiğfar edin) buyurur.

3-
Allahü teâlâ Cennet meleklerinin reisi Rıdvan'a buyurur: (Cenneti süsle ve kapılarını aç. Ümmet-i Muhammed'den bir kimse bu ayda ölürse, cesedi gelinceye kadar, ruhu Cennete dahil olsun.)

4-
Allahü teâlâ, Cehennem meleklerinin reisi Malik'e, Cehennemin kapılarını kapatmasını emreder. (Eğer, bu ümmetten günahkâr biri ölürse, Ramazan ayı geçene kadar, Cehennemde azap olmasın.)

5-
Allahü teâlâ, Kadir gecesini verir. Hatta eğer bir kimse, o gecede ibadet etse, günahlarını affeder. O gecede Cehennemden azat olur. (Ravda-tül ulema)

Bu konudaki hadis-i şerif meallerinden bazıları da şöyledir:
(Komşusunun hanımı ile zina edenin, Allahü teâlâ yüzüne bakmaz, onu Cehenneme koyar.) [Deylemi, Haraiti]

(Kim gösteriş için bir elbise giyerse, o elbiseyi çıkarıncaya kadar Allahü teâlâ onun yüzüne bakmaz.)
[İ.Asakir]

(Kibirlenerek elbisesini yerde sürüyenin yüzüne Allahü teâlâ kıyamette rahmetle bakmaz.)
[Buhari]

(Allahü teâlâ şu üç kişinin yüzüne bakmaz, onlar için acıklı bir azap vardır:
1- Eteklerini yerde sürüyerek yürüyen kibirli kimse,
2- Verdiği bir şeyi başa kakan kimse,
3- Yalan yere yeminle malını satan kimse.)
[Müslim, Nesai]

(Allahü teâlâ şu üç kişinin yüzüne bakmaz, onlar için acıklı bir azap vardır:
1- Zina eden ihtiyar,
2- Yalan söyleyen idareci,
3- Kibirli fakir.)
[Müslim]

(Allahü teâlâ, kıyamette, tevbe etmedikçe, şunların yüzüne bakmaz, onları Cehenneme sokar:
1- İstimna eden,
2- Homoseksüel,
3- Devamlı içki içen,
4- Ana babasını döven,
5- Komşusuna eziyet eden,
6- Komşusunun karısı ile zina eden.)
[Beyheki]

Allah da köre öyle bakar
Sual:
Kör Allah'a nasıl bakarsa Allah da köre öyle bakar demek küfür mü?
CEVAP
Niyete bağlıdır. Birisi size kötülük edince bu sözü söylemek, sen bana kötülük ediyorsun benden iyilik mi bekliyorsun anlamında söylenmişse küfür olmaz. Sen Allah'a bir adım gidersen o sana on adım yaklaşır demek de böyle caizdir. Sen ibadet etmezsen, Allah'a inanmazsan Ondan merhamet beklemeye ne hakkın var demek anlamında söyleniyorsa mahzuru olmaz. Mahzuru olmasa da böyle ifadeler kullanmamalı. Bunlar hoş söz değil.

Nazar Boncuğu Şirk mi?

Nazar boncuğu takmaya şirk veya hurafe diyenler, vehhabilerle onların tesiri altında kalan kimselerdir.

Nazar boncuğu, bizzat kendisi nazarı önlemez. Nazarı önleyen Allahü teâlâdır. Bakan kimse, önce bunları görünce, gözlerinden çıkan zararlı şualar bunlara isabet eder. Böylece, nazar boncuğunu takan kimse kötü nazarlardan korunmuş olur. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Temime boncuk demektir ki, Araplar onları çocuklarına takarlar, onlarla çocuklarından, nazarı, kötü bakışları uzaklaştırdığını sanırlardı. İslamiyet bunu kaldırmıştır. Onlar temimenin kendisinin deva ve şifa kaynağı olduğuna inanıyorlardı. Hatta bunları Allah'a ortak koştular; çünkü onlar temimelerle, kendileri hakkında yazılmış kaderlerin değişip yok olmasını beklerlerdi. (İbni Esir)

Temime, cahiliye devrinde, boyna veya ellere asılan bir ip olup, bunu kendilerinden zararı uzaklaştırmak için yapıyorlardı. İslamiyet bunu yasaklamıştır. (Zeylai)

Haniye kitabında, (Ekili tarlalara, karpuz tarlalarının içerisine korkuluk dikmekte, beis yoktur) denilmektedir. Bunları gözlerin yani kötü nazarın def'i için yapıyorlar; çünkü kötü nazar haktır, mala, insana, hayvana isabet eder. Bir kadın, tarladaki ürüne nazar değmemesi için ne yapacağını sorunca, Resulullah efendimiz, (Tarlaya hayvan kafası as) buyurur. Kötü bakışlı kimse tarlaya baktığında, önce bakışı o dikilen kuru kafaların üzerine düşer; çünkü yüksekte olup, ilk görünen odur. Ondan sonra bakışı tarlaya düşer ki, artık bu zarar vermez. (Redd-ül-muhtar)

İbni Abidin hazretleri, caiz olmayan temimeyi bildirdikten sonra, nazar değmemesi için tarlaya kemik, hayvan kafası koymak caiz olduğunu bildirmektedir. Bakan kimse, önce bunu görüp, tarlayı sonra görür. Mavi boncuk ve başka şeyleri bu niyetle taşımanın temime olmayacağı, caiz olacağı buradan anlaşılmaktadır. (S. Ebediyye)

Hayvan kafasıyla nazar boncuğu arasında fark yoktur. İkisi de nazarı önlemez; fakat ilk bakınca, nazar bunlara gelir, sonra başka yere bakılsa da zararı olmaz. Bizzat hayvan kafası ve nazar boncuğu nazarı önler diye itikat etmek caiz olmaz. Bunlar nazarı önlemeye sebep oluyor. Bunu da bizzat Resulallah efendimiz tavsiye ediyor. Resulullah efendimizin bu emrine şirk diyenler, (Şefaat ya Resulallah) demeye de şirk diyorlar. Vehhabilerin veya onların etkisinde kalanların sözlerine itibar etmemelidir.

Günah ve Şirk Ayrıdır

Din kitaplarında büyük günahlar sayılırken şirk de sayılmıştır. Mesela hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Büyük günahlar, Allah'a şirk koşmak, ana babaya asi olmak, adam öldürmek ve yalan yere yemindir.) [Buhari]

Başka bir hadis-i şerifte ise, (Günahlar üç türlüdür: Kıyamette affedilmeyen günahlar, terk edilmeyen günahlar, dilerse Allahü teâlânın affedeceği günahlar) buyuruldu. Kıyamette asla affedilmeyen günahlar şirktir. Kur'an-ı kerimde de mealen, (Allahü teâlâ şirkten başka günahları dilerse affeder) buyuruluyor. (Nisa 48)

Terk edilmeyen günahlar ise kul haklarıdır. Allahü teâlânın dilerse affedeceği günahlar ise, kul hakkı bulunmayan günahlardır. (Berika)

(Günah işleyen kâfir olmaz) denince, şirkin, küfrün buna dahil edilmediği anlaşılır.

Gizli şirk, riyadır. Allahü teâlâ, ameline riya karıştıran kimse için, (Şu kimse, benimle nasıl alay ediyor) buyurur. Bu, şuna benzer: Bir genç, imamın kızı ile evlenmek ister. İmamın gözüne girmek için, namazlarını ön safta kılar, imama hizmet eder. Maksadı imama hizmet değil, kızı alabilmek için zemin hazırlamaktır.

İşte riya ile amel eden kimse de, insanların kalbinde yer etmek ister. Bu ise Allahü teâlâ ile alay etmek olup büyük günahtır. Onun için Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Riya küçük şirktir.) [Taberani]

(Şirkten sakınınız! Şirk, karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.) [Hakim]

Bir kimse, namaz kılarken, insanları görünce, daha dikkatli hareket ederse, Allah'tan gayriye de tazim etmiş olur. Bu ise, şirke yakındır. Görünüşte Allah'a tazim ediyorsa da, kalben insanlara tazim etmektedir. İbni Mesud hazretleri, böyle kimseler için, (Bunlar Allah'ı hafife almış sayılırlar) buyurdu. Tanıdıklarının yanında ibadetlerine itina gösteren kimse, hükümdarın yanında ayak ayak üstüne atıp da, onun hizmetçilerinin yanında ayağını indirip edebe riayet eden ahmağa benzer.

Resul-i ekrem efendimiz, karıncanın ayak sesinden daha gizli olan şirkten sakınılmasını emretmiştir. Bu öyle bir riyadır ki, herkes bunu kolay anlayamaz. Bir kimse, ibadetlerini gizli yapar, kimseye duyurmak istemez. Hatta duyulsa da sevinmez. Ancak, yaptığı ibadetler, dine hizmetler için, başkalarının kendisine saygı duymasını bekler. Eğer böyle bir hizmeti olmasaydı, kimseden saygı, sevgi beklemezdi.

İbadetlerini sırf Allah rızası için yaptığı halde, insanların kendisine değer vermesini istemesi, gizli şirktir. Hazret-i Ali bildiriyor ki, böyle kimseler için kıyamette Allahü teâlâ, şöyle buyuracaktır:
(Dünyadaki alış-verişlerde, size kolaylık gösterilmedi mi? İhtiyaçlarınız görülüp size iyilik, ikram edilmedi mi? İşinizin karşılığını dünyada aldınız, şimdi size sevap yoktur.)

Yaptığı ibadetlerin ve iyiliklerin başkaları tarafından duyulmasına, takdir edilmesine sevinmek riya alametidir. Bir kimse, (Gece Bekara suresini okudum) dedi. İbni Mesud hazretleri, (Bunu açığa vurmakla, okuduğunun karşılığını dünyada almış oldun) buyurdu.

Başka biri de, (Ya Resulallah, tam bir sene oruç tuttum) deyince, Peygamber efendimiz, (Oruç tutmamış oldun) buyurdu. (Müslim)

İbadetleri, iyilikleri açığa vurmaktan sakınmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, yaptığı amelini duyurmaya çalışırsa, riya yaparsa, bundan vazgeçene kadar, Allahü teâlânın gazabında olur.) [Taberani]

Her çeşit günahın ve kötülüğün en kötüsü küfürdür. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her çeşidini bildirmek için, çok kere, bunların en büyüğü söylenir. Bunun için, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bildirilen şirk, her çeşit küfür demektir.

Allah'a şirk koşan, tevbe ederse, tevbesi kabul olur. Tevbe etmeden, şirk üzere, yani müşrik olarak ölen kimseyi, Allahü teâlâ affetmez. Müşrik, ölmeden önce tevbe ederse affolur. (Redd-ül-muhtar)

Hatta, bir kâfir Müslüman olunca, bütün günahları sevaba çevrilir. Allahü teâlânın affı ve mağfireti boldur. İman edip salih amel işleyince, günahlarını sevaba tebdil etmektedir. Mülk Onundur, dilediğine, dilediği kadar ihsan eder. Bunda şaşılacak bir şey yoktur.

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çeviririm. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir.) [Furkan 70]

Bu âyet-i kerimenin Hazret-i Vahşi için indiği Hadika'da bildirilmektedir. Medarik tefsirinde, (Tevbe edip)ten murad, (Şirkten tevbe edip) demek olduğu bildirilmektedir. Demek ki, şirkten tevbe edip iman edenlerin günahları sevaba çevrilmektedir.

Küfre Rıza Nasıl Olur?

Sual: Küfre rıza küfür olur ne demektir, küfre rıza nasıl olur?
CEVAP
Küfre rıza, bir Müslüman'ın, kâfir olmasını veya kâfir olarak ölmesini istemek yahut kâfirin küfrünü beğenmek demektir. Bunları istemek küfür olur. Kâfirin, küfür üzere kalmasını istemek küfre rıza değildir. (Fetavel-Haremeyn)

Birkaç örnek verelim:
1- Haç takan Müslümana, haçı takmaya devam et demek, onun küfrüne rıza göstermek olur.
2- Bir Müslüman için, (Ya Rabbi bunu kâfir olarak öldür) demek de onun küfrüne razı olmaktır.
3-
Günah işleyen bir Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur. Bir hadis-i şerifte, (Müslümana, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyin! Kâfir diyenin kendisi kâfir olur) buyuruluyor. (Buhari)
La ilahe illallah diyen Müslüman, Amentü'deki altı esasa inanan Müslümandır. Başka hadis-i şeriflerde, Müslüman olmak için Amentü'deki altı esasa inanmak gerektiği bildirildi. Bu altı esastan birisine inanmayan Müslüman olmaz. Mesela kadere inanmayan, peygamberlerden birine inanmayan kâfir olur. Yahudiler, Hazret-i İsa'ya ve Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için, hıristiyanlar da bizim Peygamberimize inanmadıkları için kâfirdir.
4-
Oğlunun kızının kâfir olmasına kızmamak, onu men etmemek, hoşgörü ile karşılamak küfre rıza olur.
5- Kızının gayrimüslimle evlenmesine rıza göstermek.
6- Müslüman olmak isteyene, sen hele bekle, elimdeki şu işi bitirip de geleyim diyerek, onun Müslüman olmasını geciktirmek yani küfürde kalmasına rıza göstermek.

Müslümana kâfir demek
Sual:
(Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur) buyuruluyor. Hakaret niyetiyle Müslümana sen ne kâfirsin desek, bu da küfür olur mu?
CEVAP
Bir Müslümanı kötülemek için, kâfir demek küfür olmaz. Kâfir olmasını isteyerek söylemek küfür olur. (İ. Ahlakı)

Zorla Küfür Söz Söyletmek

Sual: Zorla veya tehditle, küfrü gerektiren şey söyletilen şahıs, küfre düşmüş olur mu?
CEVAP
İkrah edilince, bu sözlerden bazılarını söylemek küfür olmaz. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için, haksız olarak zorlamak demektir. Zorlamanın ikrah olması için dört şart lazımdır:

1- Zorlayanın, korkuttuğu şeyi yapabilecek kuvvette olması.

2- Zorlananın korkutulan şeyin muhakkak yapılacağını bilmesi.

3- Korkutulan şeyin, ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya üzücü bir şey olması.

4- Zorlanan şeyin, yapılmaması gereken bir şey olması lazımdır.

İkrah iki türlü olur:
Mülci ikrah, Mülci olmayan ikrah.
Mülci, ağır olup, insanın rızasını ve ihtiyarını yok eder. Zorlanan şeyin yapılması zaruri olur. Bu da, ölüm, bir uzvun veya bütün malın telef olması veya bu ikisine sebep olacak hapis ve dayak [Zaruri olan nafakayı temin etmek için çalışmaya mani olunması ve başka çalışacak yer bulamamak korkusu da mülci ikrahtır.]

Mülci olmayan ikrah
, yalnız rızayı yok eder ki, bir günden çok hapis veya şiddetli dayak ile korkutulmaktır. [Böyle ikrah da, küfr-i hükmi için özür olur.] İlim, şeref sahiplerine sert söylemek, bunlar için ikrah olur. Mahrem akrabanın hapsedilmesi, kanunla ceza da ikrah olur. İkrah ile yaptırılması istenen şey birkaç çeşittir:

1-
Yapması caiz, yapmaması ise sevap olan şeylerdir. Mülci ikrah ile küfre sebep olan söz söylemek, mesela Resulullahı kötülemek böyledir. Fakat, bunları söylerken Tevriye etmesi, yani Muhammed ismindeki başkasını düşünmesi, puta secde ederken, Allahü teâlâya secde etmeyi düşünmesi gerekir. Tevriye etmek lazım olduğu hatırına gelmezse mazur olur. Namaz kılma, kadın için başını aç, kendinin ve başkasının malını telef et, karını boşa diye zorlamak ve kadının zina ile ikrahı ve livata böyledir.

2-
Mülci ikrah ile yapması haram olan şeylerdir. Bir Müslümanı veya zimmiyi öldürmek veya bir uzvunu kesmek veya bunlara sebep olacak kadar hapsetmek ve dövmek, erkeğe zina et diye zorlamak böyledir. Kendini öldürmesi için ölüm ile tehdit edilenin kendini öldürmesi caiz olmaz. [Düşman eline geçince, ırzına geçilip, işkence ile öldürüleceğini anlayanın, kendini ve yakınlarını öldürmesi caiz olmaz.]

Savaşınca öldürüleceğini, savaşmazsa esir olacağını anlayan, düşmana saldırmaz. Düşmana zarar vereceğini bilerek saldırıp öldürülürse, caiz olur. Düşmana zarar vermeyecek ise, saldırması caiz olmaz.

3-
Mülci olan ikrah ile yapması helal, hatta farz, yapmayıp ölmesi günah olan şey şunlardır: İçki, kan içmek, leş, domuz yemek.

Mülci olan veya olmayan bir tehditle, zorlama ile yapılan sözleşmeler sahih olmaz.

Mülci olmayan ikrah ile de yapılan nikah, talak, nezir, yemin sahih olur. İkrah bitince, nikahtan ve talaktan vazgeçebilir. Nezirden vazgeçemez. Nezir olarak verdiğini, ikrah edenden isteyemez. İkrah edilerek borçlusunu affetmesi sahih olmaz.

Mülci olmayan ikrah ile leş, kan, domuz yenmez, şarap içilmez ve Müslümanın malı telef edilmez. Çünkü, Mülci olmayan ikrah ile zaruret hasıl olmaz. Ölmemek için leş, domuz yenir ve kan, şarap içilir. Yemez, içmez de ölürse Cehenneme gider.

Mülci ikrah ile, bu içkiyi iç, şu malı sat denilse, malını satar. Şarabı içmesi de caiz olur. Caiz olacağını bilmediği için, içmez ve satmaz da öldürülürse, şehid olur. Sultanın haksız olarak, zulüm ile para, mal istemesi ikrah olur. Bunları vermek caiz olur. (İbni Âbidin, Dürer-ül-hükkâm)

Bir Sözle Kâfir Olmak

Sual: (Bazen söz küfür olsa da söyleyeni kâfir yapmaz. Elfaz-ı küfrü, küfründen değil, cehaletinden söylemiş olabilir. Çünkü kalben imanı terk etmemişse, sırf bu sözden dolayı imanı gitmiş olmaz) diyorlar. Cahillikten dolayı söylemek küfür olmuyor mu? Burada, küfre girmemek için, herkesin cahil olması mı isteniyor?
CEVAP
Küfür sözleri bilmemekte, cahillik özür olmaz. Bir kâfir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu gibi, bir mümin de, bir söz söylemekle kâfir olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz.) [Deylemi]

Bir Müslüman, âlimlerin sözbirliğiyle küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep olduğunu bilerek, istekle veya başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese de, imanı gider. Buna küfr-i inadi denir. Eğer, cahillikle, yani bunun küfre sebep olduğunu bilmeyip, isteyerek söyler, yaparsa, yine küfür olur. Buna küfr-i cehli denir. Her Müslümanın, bilmesi gereken şeyleri öğrenmesi farzdır. Cahilliği özür değildir. Küfre sebep olan sözü, ancak yanılarak, tevilli olarak veya tehdit edilerek söylerse, kâfir olmaz. (Berika, Hadika, Mecma-ul-enhür)

Küfür söz söyleyen
Sual: Küfrü gerektiren bir sözü söyleyen Müslümana kâfir gözüyle bakılabilir mi?
CEVAP
Müslümana hüsnüzan edilir. (Belki yanılarak söylemiştir, belki tevili olan bir sözdür, belki de tevbe etmiştir) diye hüsnüzan etmelidir. O tevbe etmemişse de, biz hüsnüzan ettiğimiz için günaha girmeyiz.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir Müslümanın, bir sözünden veya bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan 99'u küfre sebep olsa, biri Müslüman olduğunu gösterse, o bir şeyi anlamak ve ona kâfir dememek gerekir. (3/37)

Bu husus, bir sözün veya bir işin, yüz manası olduğu durum içindir. Yoksa, yüz sözden veya yüz işden biri imanı gösterse, 99'u küfrü bildirse, bu kimseye Müslüman denilmez. Çünkü, bir kimsenin yalnız bir sözü veya bir işi bile, açık olarak küfrü gösterse, yani imanı gösterecek hiçbir manası olmasa, o kimsenin kâfir olduğu anlaşılır. Başka sözlerinin ve işlerinin imanı göstermeleri, imanlı olduğunu bildirmeleri, o kimseyi küfürden kurtarmaz, Müslüman olduğuna hükmedilmez. (Kıyamet ve Ahiret)

Tehlikeli Sözlerle İlgili Çeşitli Sorular

Sual: (Bir şeyi çok görse, mahalakallah dese, manasını bilmese, kâfir olur) deniyor. Burada, (Bir şeyi çok görse), (Mahalakallah) ve (manasını bilmese kâfir olur) ifadelerinin anlamları nedir?
CEVAP
Bir şeyi çok görse demek, çok şey görse demektir. Denizde binlerce balık görse, havada binlerce bıldırcın görse demektir. Mahalakallah, Allah ne kadar çok şey yaratmış anlamındadır. Denizdeki balıkları görüp Allah ne kadar da çok şey yaratmış anlamında, mahalakallah demek böyledir.

Manasını bilmese kâfir olur demek, mahalakallahın ikinci manası, Allah yaratmadı demektir. Balıkları görüyor, kuşları görüyor, bunları Allah yaratmadı anlamında söylüyorsa küfür olur. Her şeyi Allah yaratmıştır. Bir şey söylerken ne söylediğini bilmeli denmek isteniyor.

Farzı ve vacibi inkâr
Sual:
Farzı inkâr gibi, mütevatir hadisi de inkâr küfürdür; ama vacib sünnetten daha kuvvetli olduğu halde vacibin vacipliğini inkâr eden, kâfir olmuyor, sebebi nedir?
CEVAP
Mütevatir hadisi inkâr, Peygamber efendimizi inkârdır. Bu ise küfürdür; ama ictihadla bulunan farzı veya vacibi inkâr küfür olmaz. Örnek verelim:

Kurban kesmek vacibdir, ama diğer üç mezhep sünnettir. Onlara siz sünnet demekle, vacibi inkâr ettiniz denebilir mi? Ama bir Hanefi vacibi inkâr ederse mezhepsiz olur; çünkü kendi mezhebini beğenmemiş olur.

Gusülde ağzın içini yıkamak Hanefi'de farz, Maliki ve Şafii'de sünnettir. Onlar farzı inkâr etmiş olmuyor; ama bir Hanefi bunu inkâr ederse, kendi mezhebinin hükmünü inkâr etmiş olur. Kendi mezhebinin hükümlerini beğenmeyen de en azından mezhepsiz olur. Küfre kadar gidebilir.

Allah'ın mucizesi demek
Sual:
Allah'ın mucizesi demek caiz midir?
CEVAP
Caizse de, her kelimeyi yerli yerinde kullanmalıdır. Allah'ın kudreti, Allah'ın hikmeti demelidir. Sihir, istidrac, keramet, mucize gibi harikaların hepsini yaratan Allahü teâlâdır. Peygamber, Allah'ın kudreti ile birçok harikaların meydana gelmesine sebep olur. Peygamberlerin elinde meydana gelen mucizelerin yaratıcısı da Allahü teâlâdır. Nitekim Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79)

Allahü teâlâ, sevdiği insanlara, iyilik, ikram olmak için ve azılı düşmanlarını da aldatmak için, bunlara, âdetini bozarak, sebepsiz harika şeyler yaratıyor.

1- Peygamberlerden, meydana gelen harikalara (Mucize) denir.

2- Evliyadan meydana gelen harikalara (Keramet) denir.

3- Evliya olmayan müminlerden meydana gelen harikalara (Firaset) denir.

4- Fasıklardan, günahı çok olanlardan, zuhur edenlere (İstidraç) denir. Allahü teâlânın aldatarak, nimet şeklinde gösterdiği musibettir. Bu, onun Cehenneme gitmesine sebep olur.

5- Kâfirlerden zuhur edenlere ise (Sihir), yani büyü denir.

Allah'ın mucizesi

Sual: Kalbin çalışmasına, gözün görmesine Allah'ın mucizesi demek caiz mi?
CEVAP
Caiz ise de, Allah'ın kudreti, hikmeti demeli; çünkü mucize peygamberlere mahsus bir harika, yani olağanüstü bir haldir. Allah'ın kerameti de denmez; çünkü keramet, evliyaya mahsus bir harikadır. Allah'ın sihri de denmez; çünkü sihir kâfirlerden görülen harika demektir. Her tabiri yerli yerinde kullanmalıdır.

Papaz olduk demek
Sual:
Biriyle tartışınca veya kavga edince, papaz olduk deniyor. Böyle söylemek küfür mü?
CEVAP
Kavga ettik, birbirimizi kırdık anlamında söylemek küfür değilse de, uygun olmaz; çünkü şakadan bile, ben papazım demek caiz değildir.

Allah'ını seversen
Sual:
Allah'ını seversen veya Allah aşkına şunu yap denince, o işi yapmak şart mıdır?
CEVAP
O işi yapmamak günah olmazsa da, mubah olan işleri yapmak iyi olur. Allah aşkına diyerek bir kimseden dünyalık bir şey istemek caiz değildir. Böyle kimseler hadis-i şerifle lanetlenmiştir. (Hadika)

Allah vergisi
Sual:
Bir kimsenin kendisi veya sesi güzel olsa, bunlar için Allah vergisi demek caiz mi?
CEVAP
Evet. Bilal-i Habeşi hazretlerinin de, çok güzel sesi vardı, Allah vergisi idi. Peygamber efendimiz, (Yâ Bilal, güzel sesinle bizi ferahlandır) buyurarak, ezan okumasını emrederdi. İnsan güzel sesi ile, Kur'an-ı kerim, ezan, ilahi okuyabileceği gibi, o güzel sesini günah işlemekte de, kullanabilir. Açık gezen bir kadının kendisine veya sesine, Allah vergisi veya güzel demek, işlediği günaha güzel demek anlamına gelmez.

Ne var, ne yok?
Sual:
Birisi, (Ne var, ne yok?) deyince, (Sağlık, güzellik) gibi sözlerle cevap verilebilir mi? Bazı kimseler bu soruya "Allah var, şeriki yok" diye cevap veriyor ve böyle cevap vermenin gerektiğini iddia ediyorlar.
CEVAP
Birinci şekilde söylemenin mahzuru yok. İkinci şekildeki cevap ise, sorulan soruya cevap değildir. Sen evde bir kişi misin diye sorulsa, öteki de bir olan Allah'tır dese, sorulan sorunun cevabı olur mu? Bunlar, dini bilmeyen kimselerin uydurdukları sözlerdir.

Harbi ne demek?
Sual:
"Hakikaten" manasında "harbiden" demenin bir mahzuru var mıdır?
CEVAP
Hayır, mahzuru yoktur. Harbi kelimesi şu anlamlara gelir:
1- Ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk.
2- Doğru, hilesiz, mert. Harbi bas demek de, doğru yürü, hızlı yürü demektir.
3- Arapça savaşla ilgili demektir.
4- İslam ülkesindeki gayrimüslimlere zimmî, kâfir ülkesinde olan gayrimüslimlere harbi denirdi. Şimdi zimmî de yok, harbi de yoktur.

Siz ikinci anlamda konuşuyorsunuz, mahzuru olmaz. Mesela harbi ol kardeşim demek, doğru dürüst ol demektir. Harbi konuşalım demek, doğru konuşalım demektir.

Allah'ın sopası yok
Sual:
Allah'ın sopası yok ki demek küfür olur mu?
CEVAP
Niyete bağlıdır, tevil edilirse küfür olmaz. Günah işleyeni, hainlik edeni, caniyi anında cezalandırmaz anlamında söyleniyor ki, küfür olmaz. Sanki Allah'ın bir şeyi noksan gibi böyle ifadeler kullanmak uygun değildir.

İyi insan demek
Sual:
İyi huylu veya işinde başarılı olan kâfir ve fâsık bir kimse için, iyi insan demek caiz midir?
CEVAP
İyi insan, sâlih insan demektir. Müslüman olmayan, itikadı bozuk olan veya çekinmeden, açıkça günah işleyen fâsık, sâlih olamaz. Kâfir veya fâsık, iyi huylu ise veya işini iyi yapıyorsa, o huyu söylenebilir veya işi için iyi denebilir. Mesela, (Çok cömerttir, yardımseverdir, işinin ehlidir. İyi bir avukattır, iyi bir doktordur) denebilir. Bu, işini iyi yapıyor demektir. Kötü kimseye iyi insan denmez.

Şeytan doldurur
Sual:
Boş silahı temizlerken şeytan doldurur deniyor. Şeytan boş silahı doldurur mu?
CEVAP
Hayır. Bu söz, (Silahı boş zannettiğimiz halde, boş olmayabilir, şeytan unutturabilir veya başkası doldurmuş olabilir. Dikkatli olmalı) anlamında söyleniyor.

Filmlere gülmek
Sual:
Hıristiyanlıkla veya Yahudilikle alay edilen filmlere gülmenin, mahzuru olur mu?
CEVAP
Allahü teâlâ ile, Peygamberlerle, meleklerle alay edilirse, buna gülmek caiz olmaz, kasten gülmek küfre sebep olur. Gayri ihtiyari yani istemeden, elinde olmadan gülmek küfür olmaz. Gayrimüslimlerin uydurduğu bir hurafe veya batıl bir inanç ile alay edilirse, ona gülmek, küfür olmaz. Kendileri de, Müslüman olunca, bu hurafelere nasıl inandık, diye hayret edip, gülüyorlar.

Ezeli düşmanımız
Sual:
Şeytan ezeli düşmanımız, Yunan ezeli rakibimiz demek caiz midir?
CEVAP
Ezelî kelimesi, manası bakımından yalnız Allahü teâlâ için kullanılır, (Uzun zaman) ve (Eski) manasında mahlûklar için de kullanılır.

Dünya cenneti
Sual:
Beğendiğimiz bir yer için dünya cenneti veya cennet gibi yer demek caiz midir?
CEVAP
Caizdir. Ancak, Cennette hatıra hayale gelmedik çok büyük nimetler olacağı için, dünyadaki en kıymetli, en büyük nimeti bile Cennete benzetmek, tuhaf olur. Sanki Cenneti basite indirmek gibi olabilir.

Allah kerimdir demek
Sual:
Bir Müslüman, (On günlük kömürüm kaldı. Ondan sonra Allah kerimdir) dedi. Ben de, (Tevbe de kâfir oldun. Daha önce Allah kerim değil miydi?) dedim. Arkadaşım kâfir olmadı mı?
CEVAP
Müslümanların böyle sözlerini tevil etmek, hemen kâfir dememek gerekir. O Müslüman, (On günlük kömürüm kaldı. Ondan sonra Allah bir çıkış yolu ihsan eder. Nasıl olsa O kerimdir) demek istemiştir.

Allah yardımcın olsun demek
Sual:
Bir arkadaşa, Allah yardımcın olsun, dediğimde dedi ki, (Yardımcı bir işi yapan asıl kişiye yardım eden, fakat o işi tam olarak bilmeyen kişiye denir. Mesela, müdür yardımcısı, müdürden daha az bilgiye sahiptir. Allah yardımcın olsun, demek caiz olmayabilir.) Allahü teâlâ yardımcın olsun, demek caiz midir?
CEVAP
Akıl yürütmekle din olmaz. Sonra bir kelimenin tek anlamı esas alınmaz. Burada Allah yardımcın olsun demek, Allah sana yardım etsin, kolaylık ihsan etsin demektir. Bunun da hiç mahzuru yoktur. Bütün âlimler böyle söylemiştir.

İnsana sadakat yaraşır, görse de ikrah,
Yardımcısıdır doğruların, hazret-i Allah.

Şaka yapmak
Sual:
Arkadaşımız iştahlı olduğu için kalan yemekleri sünnetle diye hep ona teklif ederiz. Geçtiğimiz yine bir yemekte şaka maksadıyla sünnetçi geldi filan dedik ve gülüştük. Niyetimiz sünneti tahkir değildi ama sonradan tehlikeli bir şaka mı yaptık dedik ve çok rahatsız olduk. Bu tür şakalar imanı giderir mi?
CEVAP
İmanı gidermez; çünkü sünnetle alay kastınız yokmuş; ama dini hususlarda kesinlikle fıkra anlatmamalı, böyle lüzumsuz şakalar yapmamalıdır.

Perest ne demektir?
Sual:
Putperest, puta tapan, ateşperest ateşe tapan demek olduğuna göre, tapmak anlamına gelen perest kelimesini kullanarak hayalperest, menfaatperest demek caiz olur mu?
CEVAP
Perest, sadece tapmak anlamında değildir. Seven, çok seven anlamında da kullanılır.

Hayalperest, hayal kurmayı seven, hayal peşinde koşan; menfaatperest, çıkarını seven, hep kendi menfaatini düşünen kimse demektir. Bunlar gibi, Hakperest, hakkı seven, hak taraftarı demektir. Şehvetperest, şehvetine düşkün demektir. Bu kelimeleri kullanmanın mahzuru olmaz.

Allah gönderdi demek
Sual:
Bir kimse, önemli bir iş için birinin yanına gelince, öteki memnuniyetinden, (Seni Allah gönderdi) diyor. Önemli bir söz söyleyince de, (Sana bunu Allah söyletti) diyor. Böyle söylemek küfür müdür?
CEVAP
Hayır. Bizi yürüten, gönderen, konuşturan, yaşatan, öldüren, her şeyimizi yapan Allahü teâlâdır. Asıl bunu inkâr etmek küfür olur. Bir âyet-i kerime meali:
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah'tır.) [Saffat 96]

Dönme ne demektir?
Sual:
Tarihte dönmeleri okuyoruz. Çokları Müslümanlığa karşıdır. (Sonradan görme, gâvurdan dönme) sözü doğru değil mi?
CEVAP
Dönmelerden genelde samimi olmayanlar için öyle söz ediliyor. Yoksa samimi olarak dönen, tertemiz Müslüman olur. Sonradan görmeler, genelde yeni duruma ayak uyduramayıp gülünç duruma düşerler. Hatta kimseye bir şey vermeyenleri, verse bile rahatsız edip burnundan getirenleri çok olur. Davud aleyhisselam buyuruyor ki:
(Sonradan görmüş birinden bir şey istemek, elini ejderhanın ağzına sokmaktan kötüdür.) [İ. Asakir]

Hasbelkader
Sual:
Hasbelkader bu işin başına geldim dedim, böyle söylemek küfür olur mu?
CEVAP
Böyle söylemekte mahzur yoktur. Kelime olarak hasbelkader, kader icabı demektir. Yani Allah böyle takdir etmiş, biz de buraya geldik demektir. Türkçe'de bir başka anlamı da, (Biz bu işe layık falan değiliz; ama Allahü teâlâ böyle takdir buyurduğu [ihsan ettiği] için geldik) demektir.

Bir tanem demek
Sual:
Telefonda hanımıma bir tanem dedim. Arkadaş, (Öyle deme, bir tane olan Allah'tır. Böyle söylemekle küfre girdin, dinin gitti, nikâhın da bozuldu) dedi. Böyle söylemekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Böyle söylemenin hiç mahzuru yoktur.

Çok şey borçluyum
Sual:
Ona çok şey borçluyum demek uygun mudur?
CEVAP
Maddi-manevi iyilik edene teşekkür edilir. (İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a şükretmemiş olur) buyuruldu. (Ona çok şey borçluyum) demekte de mahzur yoktur.

Min Malallah ya Muhsinin
Sual:
(Min Malallah ya Muhsinin) ne demektir?
CEVAP
(Ey ihsan sahipleri, hayır sahipleri, iyilikseverler, Allah'ın size verdiklerinden siz de ihtiyaç sahiplerine verin) demektir.

Peder baba demektir
Sual:
Peder ne demektir? Baba yerine kullanmak caiz midir?
CEVAP
Peder, Farsça baba demektir. Kullanmakta mahzur yoktur. Babaya peder, kayınbabaya kayınpeder denir.

Şimdi geldim bismillah demek
Sual:
Bir kitapta (şimdi geldim bismillah dese, afattır) deniyor. Burada afattan murat nedir?
CEVAP
Tehlikeli iş, felaket demektir. Kibirlenerek, kendini büyük göstererek, sanki padişah gelmiş gibi, yanıma besmele ile girilir gibi şeyler söylemek uygun değildir anlamındadır.

Fatıma Ana
Sual:
Hazret-i Fatıma'ya, Fatıma Ana demek caiz mi?
CEVAP
Evet. Hazret-i Fatıma'ya ve Eshab-ı kiramın hanımlarının hepsine hürmet için anne, valide demek caizdir. Yaşlı kadınlara da hürmet için ana denir.

(Bir kadına ana denilirse, kocasına peygamber denilmiş olur. Bunun için Hazret-i Fatıma'ya ana denince Hazret-i Ali'ye peygamber denmiş olur) sözü yanlıştır, uydurma bir sözdür.

Kraldan çok kralcı
Sual:
Kâfir hükümdarlara kral dendiği için, Müslüman bir kimseye, (Kraldan çok kralcı geçiniyor) demek küfür olur mu?
CEVAP
Küfür olmaz, öyle söylemek caizdir. Bu bir deyimdir. (Sahibi veya yetkilisi razı oluyor, sana ne oluyor da razı olmuyorsun?) demektir.

İllallah dedirtiyor
Sual:
Çocuk yaramazlık edince, (İllallah dedirtiyor) diyorlar. Böyle söylemek caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir. İllallah demek, (Ancak Allah) demektir. Yani, ancak Allah bu işi halleder demektir.

Banka iyi kazanıyor
Sual:
Banka iyi para kazanıyor demek küfür olur mu?
CEVAP
Hayır. Bu işte iyi para var, demek çok para demektir. İyi, çok anlamında kullanılıyor.

Öbür dünya
Sual:
Ahirete, öbür dünya demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Enel hak
Sual:
Hallacı Mansur, Enel hak demekle ben batıl değilim, hakkım diyor diye tevil etmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

İstediğine verir
Sual:
Allah malı istediğine, ilmi isteyene verir demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sırat köprüsü
Sual:
İnce köprü için (Sırat köprüsü gibi) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Trafik kurbanı
Sual:
Mecazi olarak trafik kurbanı, şöhret kurbanı demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Kötü hava
Sual:
Kötü hava şartları veya hava muhalefeti demek caiz midir?
CEVAP
Evet. Zira hayır şer de Allah'tandır. Amentü'de bunu her zaman söyleriz. İyi havayı Allah yaratıyor da, kötü havayı başkaları mı yaratıyor? Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Her şeyi yaratan Allah'tır.) [Zümer 62]

Sabahın körü
Sual:
(Sabahın körü demek caiz değildir, sabahın nuru demelidir) deniyor, doğru mu?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Sabahın körü ifadesi, sabahın en erken saatinde, ortalığın iyice aydınlanmadığını anlatıyor. Göz iyice görmediği zaman demektir. Ayrıca nur, aydınlık demektir ki, o saatte aydınlık olmuyor. Sabahın nuru demek yanlış olur.

Tahmin
Sual:
Tahmin yürütüp (Amerika yenilir) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

İbiş demek
Sual:
Kötü kimseye (İbiş) diye hakaret etmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Allah'ın da hesabı var
Sual:
Herkesin bir hesabı var Allah'ın da bir hesabı var demek uygun mu?
CEVAP
Caizdir.

Düşmez kalkmaz
Sual:
(Düşmez kalkmaz bir Allah) demek uygun mudur?
CEVAP
Evet, uygundur.

Delikanlı
Sual:
Delikanlı demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Canına değsin
Sual:
Su ikram edene (Geçmişlerinin canına değsin) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

İyi şanslar
Sual:
(İyi şanslar, şansın bol olsun) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Adam eksen biter
Sual:
(Bu toprağa adam eksen biter) demek caiz mi?
CEVAP
Evet. Verimli toprak denmek isteniyor.

Sual:
(Bu işin lamı, cimi yok) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Bir varmış bir yokmuş
Sual:
Bir varmış bir yokmuş demekte mahzur var mı?
CEVAP
Hayır.

Hilkat garibesi
Sual:
İki başlı bir çocuk olunca, "hilkat garibesi" demek caiz midir?
CEVAP
Caizdir. Allah böyle yaratmış demektir. Cenab-ı Hak, her şeye kadirdir.

Helal olsun demek
Sual:
Hileli iş yapana, (Helal olsun adama) demek küfür olur mu?
CEVAP
Hayır; çünkü hile değil, gizleme işi için söyleniyor.

Bunun için yaratmış
Sual:
(Ali Beyi Allah, terzilik yapsın diye yaratmış) demek küfür mü?
CEVAP
Hayır. Sanki terzilik için yaratmış demek de caiz.

Yediğiniz haram
Sual:
Çoluk çocuğa, (Yediğiniz haram) demek, yani helal şeylere haram dendiği için küfür müdür?
CEVAP
Hayır.

Her şey haram demek
Sual:
Kızarak, (Bize her şey haramdır) demek küfür olur mu?
CEVAP
Olmaz.

Görüşmem demek
Sual:
Bir Müslümana (Ahirette seninle görüşmem) demek küfür mü?
CEVAP
Hayır.

Kâfir ölünce
Sual:
Kâfir ölünce inna lillah... âyetini okumak caiz mi?
CEVAP
Evet.

İngilizce kursunda
Sual:
İngilizce kursunda kimi John, kimi Gabriel oluyor, küfür olur mu?
CEVAP
Hayır.

Yerden göğe kadar
Sual:
(Yerden göğe kadar haklısın) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Hafız ismiyle koruyor
Sual:
(Allah canlıları hafız ismiyle koruyor) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

İlahi kasd
Sual:
İlahi kasd demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Çince mi?
Sual:
İslam yazısını eğri yazana (Bu, Çince mi?) demek küfür mü?
CEVAP
Hayır.

Yapma günahtır demek
Sual:
Mubah bir şeyin yapılmasına mani olmak için, (Yapma onu, günah) demekle mubaha haram demiş olur muyuz?
CEVAP
Hayır.

İlahi demek
Sual:
Şaşkınlığını belirtmek için ilahi Ali Bey demek caiz mi?
CEVAP
İlahi, ilaha yani Allah'a ait demektir. Yani, Ey Allah'ın kulu Ali Bey demektir. Caizdir.

Saygı için
Sual:
Saygı için, (Allahü teala buyuruyorlar ki) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Affediniz
Sual:
Allah'a, (Günahımı affediniz) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Müftü olsam
Sual:
Müftü olsam, gıybet edenlerin dillerinin kesilmesine fetva verirdim demek küfür mü?
CEVAP
Hayır.

Zembille mi indi?
Sual:
(Gökten zembille mi indi?) demek küfür olur mu?
CEVAP
Küfür olmaz.

Şarap içmek istiyorum demek
Sual:
Şarap içmek istiyorum demek küfür mü?
CEVAP
Küfür olmaz. Şarap içilse de küfür olmaz, haram olur.

Allah'ın ismine hürmet
Sual:
Konuşurken, (Koş Allahım koş), (Ye Allahım ye) gibi şeyler söylemek veya (Allah yarattı demem, döverim) demek caiz midir?
CEVAP
Allahü teâlânın ismini lüzumsuz yere kullanmak, hürmetsizlik olur, günah olur. Lüzumsuz yere yemin etmeye benzer.

Huz-il-kitabe
Sual:
Mızraklı ilmihalde, Yahya adlı kimseye, (Ya Yahya! Huz-il-kitabe) demek küfür olur deniyor. Niye küfür oluyor?
CEVAP
Bu ifade, bir âyet-i kerimenin bir kısmıdır. Böyle Kur'an lafzıyla söylemekle, Kur'an-ı kerim hafife alınacağı ve oyuncak haline getirileceği için, küfür oluyor.

İşi Allah'a kalmak
Sual:
(Artık, işimiz Allah'a kaldı) demek küfür müdür?
CEVAP
Bütün işler, hayır ve şer Allah tarafındandır. (Önce işleri biz yapıyorduk, şimdi yapamadıklarımız ona kaldı) anlamında söylenirse, küfür olur. Hakikatte, her işi yapan Odur. İnsanlar ve diğer sebepler, sadece vesiledir. İki âyet-i kerime meali şöyledir:

(Her şeyin yaratıcısı Allah'tır.) [Zümer 62]

(Sizi de, işlerinizi de yaratan Allah'tır.) [Saffat 96]

Hayhuy ve hayhay
Sual:
Bazı kitaplarda, (Çalgı aletleriyle hayhuy etmek zikir değildir) deniyor. Birisine şunu yapar mısın denince, isteyerek, seve seve anlamında (hayhay) deniyor. (Haydan geldi, huya gitti) de deniyor. Böyle söylemekle, Allah'ın hay ismiyle alay edilmiş olmuyor mu?
CEVAP
Hayhuy, Farsça bir kelimedir, gürültü, karışıklık, kargaşa demektir. Kelimenin yarısını alıp, (hay, Allah'ın ismidir) demek yanlıştır. Haydutluk kötü dense, içinde hay kelimesi olduğu için, hay ismine hakaret sayılır mı?

Çalgıyla zikretmek, la ilahe illallah demek de haramdır, küfürdür. Çalgıyla zikredenler, hayhuy ediyorlar, yani gürültü çıkarıyorlar. Çalgılı zikir, ibadet olmaz, hayhuy olur. Bu da, haramdır, hatta küfür olur.

Haydan gelen huya gider deyimini de kullanmak caizdir. Bu, kolayca kazanılan şeyler, kolayca elden çıkar demektir. Deyimde geçen hay ve huy kelimelerin, Allahü teâlânın Hay ismiyle alakası olmadığı gibi, birisine şunu yapar mısın denince, isteyerek, seve seve anlamında (hayhay) yaparım demenin de, Hay ism-i şerifiyle ilgisi yoktur. Böyle indî benzetmeler, cahillerin işidir.

Kaçın kur'ası
Sual:
Bir kimse için, (Kaçın kur'ası) demek caiz midir?
CEVAP
Kur'a, çekiliş demektir. Eskiden askerde, devreler kur'ayla belirlenirdi. Eskiler, daha tecrübeli olduğu için, onu kandırmak zor anlamında, kaçın kur'ası denirdi. Yani böyle söylemekte mahzur yoktur..

Mübarek isimlere hürmet
Sual:
(Koyun olmayan yerde, keçiye Abdurrahman Çelebi derler) demek caiz midir?
CEVAP
Hayır, caiz değildir.

Tanrının hakkı üçtür demek
Sual: (Tanrının hakkı üçtür) deniyor. Bunun Hıristiyanlardan geldiği doğru mudur?
CEVAP
Hıristiyanlıkta, baba, oğul ve kutsal ruh diye üç ilaha inanılır. Her ilahın bir hakkı olduğu düşünülerek söylenmiş olabilir. Müslümanlıkta böyle bir şey yoktur.

Hayırlı işler demek
Sual: İçki satan veya kumar oynatan yere gidince, hayırlı işler demek caiz midir?
CEVAP
Hayır.

41 kere maşallah
Sual:
Kırk bir kere maşallah demek caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.

Söylenmesi Caiz Olmayan Sözler

Sual: Söylenmesi caiz olmayan sözler nelerdir?
CEVAP
Bazılarını bildirelim:
1- Bir alet çalışmayınca veya bozulunca azizlik etti demek uygun değildir. Çünkü dinimizde aziz; izzetli, şerefli, değerli, evliya gibi anlamlara gelir. Bozulunca şerefli bir iş yaptı denmez.

2-
Çocuk yedinci kattan düştü. Mucize olarak kurtuldu demek caiz olmaz. Çünkü mucize sadece Peygamberlerde görülür, çocuğa Peygamber denmiş olur. Allah'ın kudreti ile kurtuldu demek gerekir.

3-
Günahkâra veya kâfire, (Günah keçisi) demek caiz değildir.

4-
Ana babası Hıristiyan olan, namazda zammı sure olarak (Rabbenağfirli velivalideyye...) âyetini okuması caizdir, salli bariklerden sonra dua olarak caiz değildir.

5-
(Haram ama seviyorum) demek haram olur, küfür olmaz.

6-
(Allah yazdıysa bozsun) demek, dua niyetiyle caizdir.

7-
Kâfire, (dayı, amca, dayıcığım, buyurun) demek, âdet olarak söylendiği için caizdir.

8-
Allah bizi düşündüğü için göz vermiş demek caiz olmaz. Zira düşünmek mahlûklara mahsustur.

9-
(Allah kuşlara kanat vermeyi ihmal etmemiş) demek uygun değildir. Allahü teâlâ ihmal etmez. Sanki ihmal de edebilir anlamı çıkacağı için söylememeli. İhmal etmez anlamında söylemek küfür olmaz.

10-
Yüzünü gören Cennetlik veya hacı oluyor, demek caiz olmaz. Çünkü bir kimseyi görmekle Cennetlik veya hacı olunmaz. Bu bakımdan böyle söylemek yanlıştır.

11-
Müslümana şeytan gibi adam demek caiz değildir. Cin gibi demek caizdir.

12-
Müslüman ölü için (Toprağı bol olsun) demek caiz olmaz, bu ifade gayri müslimler için kullanılır.

13-
(Allah kuşların planını kader defterine çizerken yakıt ihtiyaçlarını da hesaba katmış) demek caiz ise de böyle ifadeler kullanmak uygun olmaz.

14-
(Allah insanın binasını hücre tuğlası ile örmüş) demek caiz ise de dememelidir.

15-
Kâfire yaptığı iyilik için Allah razı olsun ifadesini imana gelmesini veya "Allah razı olduğu şekle çevirsin" diye niyet ederek söylemek caizdir.

16-
(Allah unutmadı) demek edepsizlik olur. Sanki böyle demekle unuttuğu zaman da olabilir anlamı çıkmaması için böyle söylememeli.

17-
(Allah yarattı demem döverim, almadan vermek Allah'a mahsus) gibi sözler küfür olmaz, ancak, Allahü teâlânın ismini, gereksiz yere kullanmak hürmetsizlik olur. Lüzumsuz yere yemin gibidir.

18-
Şerefsizim ki doğru söylüyorum demek caiz değildir. Müslüman böyle söylemez.

19-
(Anam avradım olsun) demek küfür olmaz. Ama Müslümana böyle söylemek yakışmaz.

20-
İlah yerine, (Ey rahmeti bol padişah) demek, ibadet olmayan yerlerde caizdir.

21-
Eskimiş Kur'an demek caiz değildir. Eski Mushaf olur ama, eski Kur'an olmaz. Kur'an, Allah kelamı demektir. Kur'an-ı kerimin kağıtlara yazılmış şekline Mushaf denir. Bunun gibi, büyük Kur'an, küçük Kur'an demek de caiz olmaz.

22-
Kur'an için antivirüs programı, Resulullah için yürüyen Kur'an, Savaş Peygamberi, Allah için mimar, sanatçı diyenler var. Böyle söylemek caiz değildir. Çünkü Allahü teâlânın isimleri, tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine mevkuftur, bağlıdır. İslamiyet'in söylediği ismi söylemelidir. İslamiyet'in bildirmediği isim söylenemez. Ne kadar iyi, güzel isim olsa da, söylenmez. Dinde bid'at çıkarılmamalı. Diğerleri de böyledir. Allah Resulüne, Allah kelamına saygı göstermeli, misyonerlerin tuzaklarına düşüp de Müslüman olarak böyle şeyler söylememeli.

23-
Bazıları, "Domuz oğlu domuz, domuz gibi bakıyorsun. Eşek oğlu eşek demek küfürdür, çünkü böyle söyleyince Hazret-i Âdem'e kadar gider. Böyle söyleyenin iman ve nikahını tazelemesi gerekir" diyorlar. Bunlar doğru değildir. Hazret-i Âdem'e kadar gitmez. Böyle söylemek uygun değilse de, küfür olmaz. Müslüman böyle sözler söylemez.

24-
(Anladıysam Arap olayım) demek uygun değildir. Niyeti, Arabı, Peygamber efendimizi kötülemek ise küfür olur.

25-
(Allah bana kulum demesin) diyerek yemin etmek caiz değildir, çok tehlikelidir.

26-
Allah'a akıl sahibi demek caiz değildir, akıl mahlûktur. Allahü teâlâ aklın yaratıcısıdır.

27-
Eskiden mürşid-i kâmiller vardı, ama dünya işlerinden anlamazlardı demek caiz değildir. Onlar ahiret işleri gibi, dünya işlerini de bilirlerdi. Bazı kimseler de evliya ayrı, âlim ayrı diyorlar. Yani evliya ilimden anlamaz diyorlar. Evliya haramdan, mekruhtan kaçan salih kimsedir. İlim olmadan haramdan, bid'atlerden nasıl kaçılır ki?

28-
İnsanlar için, (Beni ihya etti, beni ihya ettiniz) demek caiz değildir. İhya etmek kelimesi, canlandırmak, can vermek, diriltmek anlamındadır. Bu anlamda kullanılması uygun değildir.

Küfür Olmayan Bazı Sözler

Sual: Bir yazar, aşağıdaki sözlere küfür diyor. Bunlar küfür müdür?
CEVAP
Bir Müslümanın bir sözünden veya bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan 99'u küfre sebep olsa, biri Müslüman olduğunu gösterse, o bir şeyi anlamak ve ona kâfir dememek gerekir. Bir Müslümana kâfir demek, onun kâfir olmasını istemek küfürdür. Onun için tevili mümkün olan sözlerden dolayı bir Müslümana, bu sözün küfrü gerektirir demekten sakınmalı. Şimdi sözlere bakalım:

Allahsız demek:

Bu söz genelde dinsiz, imansız, merhametsiz anlamında söylenir. Onun için bu söz küfür olmaz. Herkesin yaratıcısı Allah olduğu için, böyle söylememek elbette iyi olur.

İşimiz Allah'a kaldı demek:

Her işin yaratıcısı Allahü teâlâdır. Eskiden işimiz başkalarının elinde idi de şimdi mi Allah'a kaldı? Ama böyle söylemek, kimse bu işi beceremiyor ancak bu işi Allah yapar anlamında söylendiği için küfür olmaz.

Hakimler hakimi demek:

Bu da küfür değildir. Hakimler hakimine şimdi Yargıtay başkanı deniyor. Daha eskiden temyiz reisi denirdi. Daha eskiden de kâdı-ı-kudat deniyordu. Kadılar kadısı demektir. Allah'a padişah demek de caizdir. Hatta padişahlar padişahı da denir. Osmanlı sultanlarından bazılarına padişahlar padişahı demekte de mahzur yoktur.

Allah bilir ki şu şöyledir, Allah şahit şunu söyle yaptım demek:

Gerçekten bir iş yapılmışsa, Allah bilir ki yaptım demekte hiç bir mahzur yoktur. Yapılan bir iş için de Allah şahit demekte hiç mahzur yoktur. Ama yapılmayan bir şey için Allah yalancı şahit gösterilemez. Ama zaten bu anlamda Müslüman söylemez. Müslümana suizan ederek, her sözün altında küfür aramak yanlıştır.

Sezar'ın hakkı Sezar'a, Tanrının hakkı Tanrıya:
Bu söz de küfür değildir. Mazlumun hakkı olduğu gibi zalimin de hakkı olur. Sezar'ın hakkı varsa vardır. Kâfirin hakkı olmaz mı?

Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir demek:
Bir kimse kalkıp Türkiye'de kanun yapma hakkı kayıtsız şartsız Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin dese yanlış mı olur? Libya'da ise Kaddafi'nin dese ne olur? Olan bir şey söylenmiş olur. Kaddafi'nin kanun koymaya yetkisinin olup olmaması ayrı şey. Ama Libya'da böyledir. Filanca yerde de tek söz sahibi falandır demekte de mahzur olmaz.

Sen Allah mısın demek:
Birisi bir şey söylese, mesela sana şunu haram ediyorum dese, öteki de sen Allah mısın, o ne biçim söz dese, küfre girmez. Senin yetkin yok sen aciz bir kulsun demek istiyorsa ona kâfir denir mi?

Allah'tan başkasından medet
[yardım] istemek:
Herkes birbirinin yardımına muhtaçtır. Ölü diri herkesten yardım istemek caizdir. Ruh ölmez. Allahü teâlâ dirilere yardım ettirdiği gibi ölülere de yardım ettirir. Hızır aleyhisselamın ruhu naçar kalanlara yardım etmektedir.

Doktor hayatımı kurtardı, frene basmasaydı ölmüştüm, şu hap bana şifa verdi demek:

Bunlar da küfür değildir. Bu yemek beni doyurdu demek gibidir. Yani doymamıza Allahü teâlâ yemeği sebep kılmıştır. İlacı hastalığımıza şifa kılmıştır. Ameliyat eden doktoru hastalıktan kurtulmamıza sebep yapmıştır. Sebeplerle yaratmak, Allahü teâlânın âdetidir.

Devlete karşı çıkılır mı, ezer geçer demek:
Bundan daha normal bir söz olur mu? Küfür bunun neresinde? Birisi ile dövüşürken, adamın eli armut toplamıyor ya, o da bize vurur, adam kuvvetlidir belki o bizi öldürür demek küfür olur mu hiç? Evet öldüren ve her işin yaratıcısı Allahü teâlâdır ama bunları sebep kılmıştır. Herkesi Allah öldürdüğü halde, falanca falancayı öldürdü demek caizdir.

Allah'tan başkasının adına kurban kesmek, Allah'tan başkasına adak adamak:
Tapınmak için olanla, ikram için yapılanı karıştırmamak gerekir. Bir Müslüman Allah'tan başkasına tapmaz. Tapan da zaten Müslüman değildir. Kurban, adak ibadet demektir. İbadet de Allah için olur, Onun rızasını kazanmak için olur. Rızasını kazanma yolları çok çeşitlidir. Misafir veya devlet büyükleri gelince, onlara yedirmek için kesmek haram olmaz. Çünkü, misafire ikram sevaptır, İbrahim aleyhisselamın sünnetidir. (Bezzâziye)

Temel atılırken, hastalık gelince, hasta iyi olunca hayvan kesmek de helaldir. Etleri fakirlere yedirilmektedir. (Hamevi)

Dileği olursa Allah için hayvan kesmeyi adak yapmak da caizdir. (Bahr-ür-râık)

Şarta bağlı olarak Evliyaya adak yapmak da, kendini, günahı çok, dua etmeye yüzü yok bilerek, mübarek birini vesile edip, Allahü teâlâya yalvarmak demektir. Mesela (Hastam iyi olursa sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine olmak üzere, Allah için, bir koyun kesmek nezrim olsun) deyince, bu dileğin kabul olduğu çok görülmüştür. Burada, Allah için koyun kesip, sevabı evliyaya bağışlanmakta, onun şefaati ile, Allahü teâlâ, hastaya şifa vermekte, kazayı, belayı gidermektedir.

Dini günler demek:

Selefiler, mübarek gün ve gecelere [Mevlid, Berat, Regaib gibi gecelere] karşı oldukları için yazar da, bu günlere saldırıyor. Cuma, bayram ve kandil günleri ve geceleri, Müslümanların mübarek gün ve geceleridir. Bu mübarek gün ve gecelere kıymet veren Allahü teâlâdır. Peygamberler de insandır. Ancak Allahü teâlâ onları kıymetlendirmiş, güzide mevki ihsan etmiştir. Diğer insanlardan niye ayırt ediliyor denemediği gibi, bazı gün ve geceleri kıymetli yaratan Allahü teâlâya da bugünleri diğer günlerden niye ayırdın denemez. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibadet yapması, dua ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmıştır.

Din ayrı, dünya ayrı demek:

Din ve dünyanın ayrı olduğu bütün din kitaplarında yazılıdır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Allah dilediğinin rızkını bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Halbuki ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.) [Rad 26]

(Ahiret nimetlerini isteyene de, dünya nimetlerini isteyene de onu veririz.) [Şura 20]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(İnsanların kötüsü, din ile dünyayı yiyen [dini dünyaya alet eden] kimsedir.) [İbni Asakir]

(Allahü teâlânın koruduğu hariç, din ve dünya işlerinde parmakla gösterilmek zarar olarak yeter.)
[Beyheki]

(Ahir zamanda insan din ve dünyasını ancak para ile korur.)
[Taberani]

(Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp Allah'a hamd eden şükretmiş olur.)
[T. Gafilin]

İmam-ı Rabbani hazretleri, din ve dünya zararlarından kurtulmak için her gün 500 kere, (La havle vela kuvvete illa billah) okuyun buyuruyor.

Din ayrı, siyaset ayrı demek:

Bu da din ve dünya demek gibidir. Siyaset, devlet işlerini düzenleme ve yürütme ile ilgili görüştür. Kendi siyasetini din kabul edenler, bizim siyasetimiz dinden ayrı gösterilemez demek istiyorlar. Din elbette politikadan ayrıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Hak teâlâ, Âdem aleyhisselama bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Çocukların ve neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını talep etsin, sakın ola ki dini geçim vasıtası yapmasın, din ile dünya menfaatini talep edenlere yazıklar olsun!) [Hakim]

(Dini dünya menfaati için öğrenene, ilmini paraya değişene kıyamette ateşten gömlek giydirilir.)
[Deylemi]

Zevklere ve renklere karışılmaz demek:
Elbette zevkler, renkler tartışılmaz. Herkesin zevki farklıdır. Bunun küfürle ne ilgisi vardır? Hatta bir kimse, içki içse, kumar oynasa, çıplak gezse, bu benim zevkimdir, bana karışmayın dese bile, yine küfür olmaz. Çünkü harama helal demiyor. İslamiyet'e değil, karşısındakine kızıyor. İslamiyet'e kızıyorsa, zaten o Müslüman değil ki, küfre düşsün. Küfrün içinde olan küfre düşmez.

Bu benim özel hayatım hiç kimse karışamaz, demokrasi var demek:
Özel hayatıma karışmayın demek de küfür olur mu? Bir sarhoş, ben istediğim gibi içerim, istediğim gibi kumar oynarım, bunlar benim özel hayatım dese küfür olmaz. Bunları helal kabul ederse küfür olur. Mutezile ve Selefilikte, amel imandan parça kabul edildiği için günah işleyenlere küfür damgası basılıyor.

Biz babadan, atalarımızdan böyle gördük demek:
Bunun küfürle ne ilgisi var ki? Atalardan iyi şeyler de görülür kötü şeyler de. Bizim atalarımız içki içerdi, kumar oynardı dense bile bunun küfürle ne ilgisi vardır ki? Burada haramı helal kabul etmek yok ki.

"Din şöyle diyor doğru, ama.... , haklısın, fakat" demek:
Adam dini inkâr etmiyor ki küfür olsun. Fasık birisi, din zekât verin diyor ama, parayı sevdiğim için veremiyorum, din oruç tutun diyor ama mideme düşkünlüğümden tutamıyorum. Din içki haramdır diyor ama, zevkime düşkünlükten bırakamıyorum dese küfür olmaz. Burada dini inkâr etmek, haramı helal kabul etmek yok.

Paranın açamayacağı kapı yoktur demek:
Bu söz, para çok şeyler yapar demektir. Nitekim hadis-i şerifte de, (Ahir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o zaman din ve dünyasını ancak para ile korur) buyuruluyor. (Taberani)

Bir ibadeti gösteriş veya dünyevi bir menfaat için yapmak:
Müslüman ibadetini Allah için yapar. İbadete riya karışabilir. Riya karışan ibadete küfür denmez. İbadeti bir menfaat için yapmak da küfür değildir. Mesela hacca gidenin niyeti, para kazanmak, oradan ucuz mal getirmek olsa, bunun ibadetine sevap verilmez ama buna küfür de denmez.

Azrail'le savaşıyor demek:
Ölümle pençeleşiyor da denir. Burada Azrail aleyhisselamı kötüleyici söz yoktur. Onu veya başka melekleri kötülemek küfür olur. Ama burada öyle bir durum yok.

Aşırı dinciler:
Genelde bu sözü dinsizler, Müslümanlara saldırmak için kullanıyorlar. Onlar zaten dinsizdir. Ama bir Müslüman, diğer bir Müslümana maşallah bu aşırı dincidir, çok mutaassıptır dese küfür olmaz. Dine aşırı bağlı deniyor. Dinde aşırı gitmeyi ise dinimiz yasaklamıştır. Mesela Peygamber efendimiz, (Din kolaylıktır. Dinde aşırı gideni din mağlup eder) buyuruyor. (Nesai)

İslam dini akıl mantık dinidir demek:

Bunun neresi küfür ki? Kur'an-ı kerimde (Akletmez misiniz, aklınızı kullanmaz mısınız?) gibi ifadeler çok geçer. Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:

(Aklı olmayanın dini yoktur.) [Ebuşşeyh]

(Kişi, ilmi ve aklı sayesinde kurtulur.) [Deylemi]

(Akıllı kimse kurtuluşa ermiştir.) [Buhari]

(Akıl imandandır.) [Beyheki]

İslamiyet akla dayanan nakil dinidir. Selim akla uygundur. Dinde aklın önemi büyüktür. Ancak yalnız akla uyup, yalnız ona güvenip yanılan kimseye felsefeci denir. Aklın erdiği şeylerde ona güvenen, aklın ermediği yanıldığı yerlerde, İslam ışığı altında akla doğruyu gösteren büyük zatlara, İslam âlimi denir. Akıl göz gibidir. İslamiyet de ışık gibidir. Göz karanlıkta cisimleri göremez. Görmesi için ışık gerekir.

Sorumsuzca söylenen sözler
Sual:
İnsanı küfre düşüren sözler hakkında piyasada birçok kitap var. Bunlara göre kim Müslüman kalabilir! Bu kitaplardan bazılarını size gönderiyorum. İnceleyip, bu sözleri açıklar mısınız?
CEVAP
Küfür sözler konusunda piyasadaki kitaplarda, küfür olmayan sözlere de küfür damgası basılmıştır. Şimdi bu sözleri inceleyelim:

(Allah'ın oğlu gelse bu işi yapamaz. Yürü Allah yürü, ye Allah ye, uyu Allah uyu gibi sözleri söyleyen kâfir olur)
deniyor. Allah'ın oğlu demek, Allah şunu yapamaz demek elbette küfürdür. Fakat diğer sözlerin küfürle hiç alakası yoktur. Çünkü bunu söyleyen kimse, Allah yürür, Allah yer içer, Allah uyur demek istemiyor. Yolun uzunluğunu, bitip tükenmediğini bildirmek için yürümekle bitmiyor demek istiyor. Şarkılarda, türkülerde ve böyle sözler arasında Allah ismini kullanmak doğru değildir. Ama küfür de değildir. Küfrün ne olduğu dinin dört delili ile sabittir. Bunun dışında küfür olmaz. Bütün milleti kâfir yapmak da çok tehlikelidir. Müslümana kâfir diyenin kendisinin kâfir olacağı hadis-i şerifle de bildirilmiştir.

(En büyük Galatasaray, başka büyük yok diyen kâfir olur)
deniyor. Bunun küfürle ne alakası var? Kendi grubunda, yani futbolda en büyük demektir. En büyük Türkiye gazetesi desek, başka büyük yok desek, gazeteler içinde tirajı veya kalitesi en büyük olan demektir. En büyük TGRT demek de böyledir. Televizyonlar içinde en kalitelisi demektir. Hâşâ Allah'tan büyük anlamına gelmez. Zoraki böyle bir anlam çıkarmak çok yanlıştır. Böyle sözlerle bütün milleti kâfirlikle suçlamak ne kadar yersizdir.

(İslam dini akıl mantık dinidir demek çok yanlış bir sözdür)
deniyor. Bu ifadeyi kullanmak ne kadar yanlıştır. Kur'an-ı kerimin birçok yerinde (Akletmez misiniz, aklınızı kullanmaz mısınız?) gibi ifadeler çok geçer. Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(Kişinin dini, aklı ölçüsündedir. Aklı olmayanın dini yoktur.) [Ebuşşeyh]

(İnsanı ayakta tutan aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur.) [Beyheki]

(Akıllı olmak, din işlerinde sevinç kaynağıdır.) [İbni Asakir]

(Aklı doğru olmayanın dini de doğru olmaz.) [Taberani]

(Kişi, ilmi ve aklı sayesinde kurtulur.) [Deylemi]

(Akıllı kimse kurtuluşa ermiştir.) [Buhari]

(Akıl imandandır.) [Beyheki]

İslamiyet nakil dinidir ve selim akla uygundur. Dinde aklın önemi büyüktür. Ancak yalnız akla uyup, yalnız ona güvenip yanılan kimseye felsefeci denir. Aklın erdiği şeylerde ona güvenen, aklın ermediği yanıldığı yerlerde, İslam ışığı altında akla doğruyu gösteren büyük zatlara, İslam âlimi denir. Akıl göz gibidir. İslamiyet de ışık gibidir. Göz karanlıkta cisimleri göremez. Görmesi için ışık gerekir. Bunun için Hazret-i Ali, (Din, akıl ve görüş ile olsaydı, mestin üstünü değil de altını meshetmek gerekirdi) buyurmuştur.

(Ne biçim kaderim varmış, alnımın kara yazısı, adam ülkenin kaderini değiştirdi demek insanı imandan çıkarır)
deniyor. Halbuki İslam âlimleri, (Kaderin, hayırlısı, şerlisi, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Çünkü, kader, bildiği şeyleri yaratmak demektir) buyuruyorlar. Bir insanın başına kötü işler gelirse, (Kaderim böyle imiş, veya bu alnımın kara yazısıdır, ne kadar kötü kaderim varmış) demesinde mahzur yoktur. Çünkü hayır şer Allah'tandır. Fakat (Adam ülkenin kaderini değiştirdi) demek yanlıştır. Allah'ın kaderini kimse değiştiremez. (İntihar eden, Allah'ın kaderini değiştirir) diyenler de vardır. Bütün bunlar kaderi bilmeyen cahil kimselerin sözleridir.

(Sözde Müslümanlar, "ibadet ile Cennete girilmez, temiz kalb gerek, Allah kalbe bakar" derler) diyerek böyle kimselerin Müslüman olmadığı söyleniyor. Böyle söyleyen herkesi suçlamak yanlıştır. Çünkü Peygamber efendimiz, (Hiç kimse, ibadeti sebebi ile Cennete girmez) buyurmaktadır. Çünkü yaptığımız bütün ibadetler kabul olsa bile, bir gözümüzün şükrünün karşılığı bile değildir. Cennete, Allahü teâlânın lütfu ve ihsanı ile girilir. Lütfa ve ihsana kavuşmak için, imanlı olmak şart olduğu gibi, ibadete de ihtiyaç vardır. Bir insan ne kadar çok ibadet ederse etsin, ibadeti sebebiyle kendini mutlaka Cennetlik olarak bilmemelidir. Kulun vazifesi ibadet etmektir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Ben cin ve insanları yalnız bana ibadet etmeleri için yarattım) buyuruluyor. Temiz kalb gerek demekte de mahzur yoktur. Çünkü Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de bozuk olur.) [Beyheki]

(Allah, sizin güzel suretlerinize, mallarınıza bakmaz. Kalb ve amelinize bakar.) [Müslim]

Allahü teâlâ kalblerde olan ihlasa ve Allah korkusuna bakar. Amellerin, ibadetlerin kabul edilmesi için, yani sevap verilmesi için, hem şartlarına uygun olması, hem de ihlas ile niyet edilmesi lazımdır. Yani ibadetin kabul olması için, Allahü teâlânın rızası için yapılması lazımdır.

(Arşimet kanunu, Newton kanunu demek imanı zedeler)
deniyor. Allahü teâlâ kâinatta çeşitli düzenler yaratmıştır. Suya belli bir kaldırma gücü vermiştir. Bunu bulana onun ismini vermenin küfürle ilgisi olmaz. Suya kaldırma gücünü Arşimet veriyor denmiyor ki. Bunun varlığını Arşimet buldu deniyor.

(Kur'an okumak çok zordur demek bâtıl bir yaygaradır)
deniyor. Bilmeyene elbette zordur. Kimine yabancı dil, kimine matematik zor gelir. Zora zor demenin bâtılla, küfürle ne alakası vardır?

(Hele şu namazımızı kılalım da, rahat rahat çayımızı içelim diyenlerin akıbetleri çok feci olur)
deniyor. Bu ne kadar da yanlış bir ifade? Adam, namaza çok önem veriyor ki, (Önce şu namazımızı kılalım, namazı geciktirme endişesi ile çay içersek çayın tadını da alamayız, hele namazı kılalım çayı nasıl olsa içeriz) demek istiyor. Bu sözün neresi kötü ki? Âlimlerimiz, namaza mani olan işte hayır yoktur buyuruyorlar. Vakit girer girmez, önce namazı kılmalı, ondan sonra diğer işleri yapmalıdır.

(İslam bir bütündür, tamamını alan ancak Müslümandır) deniyor. Bu söz izaha muhtaçtır. İtikadda öyle ise de amelde öyle değildir. "Ya, dinimizin bütün emirlerini yapıp, bütün yasaklarından kaçınmak veya hiçbirini yapmamak gerektiğini" söylemek, "Ya hep, ya hiç" demek çok yanlıştır. birkaç günah işliyorum diye, diğer günahları da yapmak gerekmez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. "Bir şeyin bütünü ele geçmez ise, hepsini de kaçırmamalı" buyuruldu.)

(İbadet de gizli, rezalet de)
diyenlere ateş püskürülüyor. Halbuki hadis-i şerifte, (Kim, dünyada günahını gizlerse, Allahü teâlâ da, Kıyamette, o günahı herkesten saklar) buyuruluyor. (Müslim)

İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayadandır. Haya da imandandır. Günah gizlenmezse, fasıklar bundan cesaret alır. (Falanca günah işliyor. Ben de işlesem ne çıkar?) diyebilir. Riya olmaması için ibadeti gizlemek caizdir. Onun için (Kabahat da gizli, ibadet de gizlidir) denmiştir. Bunun gibi atasözlerinin çoğu bir hadis-i şerife dayanmaktadır. (Haya elbisesine bürünenin ayıpları görülmez. Duyulunca hoşlanılacak şeyleri yap! Kimsenin duymasını istemediğin ve duyulunca insanların hoşlanmayacağı şeylerden kaç!) buyurulmuştur.

Camileri siyasi arena haline getirmek isteyen bazı din cahilleri, (Emperyalist kâfirlerin "Camide dünya kelamı konuşmak günahtır" sözünü söyleyerek, Camiler, ziyaret yerleri, mevlit ve hatim merkezleri haline getirilmiştir) diyor. Camilerin ziyaret edilmesi, mevlit okunması, hele hatim yani Kur'an okunmasına karşı çıkmak ne kadar çirkindir. Camide konuşmayı emperyalist kâfirler değil, Allah ve Resulü yasaklıyor. Camide konuşmak sevapları giderir. Hutbeyi bile nutuk çeker gibi yüksek sesle okumak haramdır. Camide konuşulmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mescitte dünya kelamı söyleyenin ağzından kötü bir koku çıkar. Melekler, "Ya Rabbi, bu kulun mescitte söylediği dünya kelamından dolayı, ağzından çıkan fena koku bizleri rahatsız ediyor" derler. Hak teâlâ da buyurur ki: "İzzetim, celalim hakkı için, onlara büyük bela veririm.") [Ey Oğul İlm.]

(Ahir zamanda bazı kimseler, mescitlerde dünyadan, dünya kelamından bahsedecekler. Onlarla beraber olmayın! Allahü teâlânın böyle kimselerle işi yoktur.)
[İbni Hibban]

(Hayvanların otu yediği gibi, mescitte konuşmak da sevapları yer, yok eder.)
[İ.Gazali]

Önce (tehiyyet-ül mescid) namazı kılıp veya başka ibadet yapıp, itikâfa niyet ettikten sonra, hafif sesle ihtiyaç kadar konuşmak caizdir. İhtiyaçsız mescitte konuşulmaz.

(Bu mahallenin çocuklar ahlaksız)
diyenlere de hücum edilerek, (Her çocuk mümin ve günahsız doğar) deniyor. Çocuğun günahsız doğduğu doğrudur, fakat mümin doğar demek yanlıştır. Çünkü bir hadis-i şerifte (Kız çocuğunu diri olarak gömen de, gömülen çocuk da Cehennemdedir) buyuruldu. (Ebu Davud)

Kâfirlerin çocukları, akıl-baliğ olsaydı, mümin veya kâfir olacaktı. Bu ise ilm-i ilahide bilindiğine göre, büyüyünce ne olacaksa hüküm de ona göredir. Yani kâfir olacaklar Cehenneme, Müslüman olacaklar ise Cennete gideceklerdir. Peygamber efendimize, küçük yaşta ölen müşrik çocuklarının durumu sual edildiğinde (Akıl baliğ olsalardı, ne amel işleyeceklerini Allah elbette bilir) buyurdu. (Buhari)

Bu kavli bildiren âlimler olduğu gibi, çocuklar günahsız doğduğu için kâfir çocuklarının da Cennete gideceğini söyleyen âlimler vardır. Fakat çocuklar mümin olarak doğar diyen âlim yoktur

(Can çıkmayınca huy çıkmaz)
sözü yanlış deniyor. Bu söz, gazap, şehvet gibi insanın fıtratında olan şeylerin tamamen yok edilemeyeceğini bildirmek için söylenmiştir. Şu hadis-i şerif de aynı mealdedir:
(Bir dağ yerinden ayrılmış denirse, tasdik edin. Fakat, bir kimsenin ahlakı değişmiş denirse inanmayın. Zira fıtri yapı değişmez.) [İ.Ahmed]

Terbiye etmek başka, yok etmek başkadır. Bir erik çekirdeği, ne elmadır, ne de eriktir. Bu çekirdek, toprağa konur, sulanıp gübrelenirse, erik ağacı olabilir. Bu ağaçtan da erik alınabilir. Bu ağaca ne kadar bakılırsa bakılsın, erik çekirdeğinden elma olmaz. İşte can çıkar huy çıkmaz bu anlamdadır.

(Çocukları camiye sokmayanlar var. Her cami avlusu, çocuk bahçesi haline getirilmeli. Caminin mimarisinde, edebiyatında, musikisinde hep fayda vardır. Bu faydalardan çocuklarımızı uzak tutmayalım)
deniyor. Halbuki, hiç zarar vermese de, camiye küçük çocuk getirmek mekruhtur. Zarar verir, kirletirse haram olur. Hadis-i şerifte (Camiye çocuk ve deli koymayın) buyuruluyor. (İbni Mace)

Musiki haramdır, harama helal diyen küfre girer.

(Ben cahilim demek, cahiliyet devrini kabul etmek olur) deniyor. Halbuki Peygamber efendimiz, (Âlimim diyen kimse cahildir) buyuruyor. (Taberani)

Hazret-i Şabi, (Bilmem demek, cahilliğini söylemek ilmin yarısıdır. Allah rızası için bilmediği bir konuda, susanın aldığı mükafat, bildiği konuda konuşanın aldığı mükafattan az değildir. Çünkü cehaleti kabul etmek nefse çok ağır gelir) buyuruyor. İmam-ı Gazali hazretleri, tevekkülün ikinci derecesini anlatırken buyuruyor ki: (Bu kelime-i tevhidin manasına, kalbin inanmasıdır. Bu inanış, ya başkalarından görerek, işiterek olur ki, bizim gibi cahillerin inanışı böyledir. Yahut delil ile, aklın ispat etmesi ile inanır. Din âlimlerinin, kelam ilmi üstadlarının inanması böyledir.)

Hikmet ehli bir zat, (Kötü sözlerimize dayanan, isteyene veren ve cahilliklerimize göz yuman bizim efendimiz) der. Ben cahilim demenin, ben cahiliyet devri itikadındayım demekle hiç bir ilgisi yoktur.

(Bekârlık sultanlıktır sözü yanlıştır)
deniyor. İslam'ın ilk zamanları evlenmek tavsiye ediliyordu. Peygamber efendimiz, (Evlenmek benim sünnetimdir, sünnetime uymayan benden değil) buyuruyordu. Fakat ahir zamanda bu durum değişmektedir. Çünkü Ebu Ya'lanın rivayet ettiği hadis-i şerifte, Peygamber efendimiz, (İkiyüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafifülhâz olandır) buyurdu. Hafifülhâz nedir, dediklerinde, (Hanımı ve çocuğu olmayandır) buyurdu. Bişr-i Hafi, Bayezid-i Bistami, Ebül-Hüseyn Nuri [ve Rabia-i Adviyye] gibi büyük âlimler bekâr idi. Hicretin ikiyüz yılından sonra gelenler arasında, bunların ve bunlar gibi olanların şeref ve üstünlüklerini, bu hadis-i şerif bildirmektedir. (İhya)

Ebu Süleyman-ı Darani hazretleri, (Bekârlığa dayanmak, ailenin çilesine dayanmaktan, onların eziyetine katlanmak, Cehennem ateşine dayanmaktan daha kolaydır) buyurdu.

(Zaman çok kötüleşti demek, Allah'tan şikayettir; çünkü (Zamana söven beni cezalandırır. Ben zamanım) hadisi kudsisi vardır) deniyor. Zaman kelimesinin sanki tek bu anlamı mı var da böyle söyleniyor?

Zaman kelimesinin anlamlarından birkaçı şöyledir:
1- Vakit demektir. Olayları sıralamaya yarayan başı ve sonu belli olmayan mücerret kavram. Zaman akıp gidiyor gibi.
2- Çağ demektir. Osmanlıların ilk zamanlarında Türklerin itibarı yüksekti gibi.
3- Gün demektir. Zaman olur beni de anlayan çıkar gibi.
4- An demektir. Bir zaman durakladı, konuşmadı gibi.
5- Mevsim demektir. Şimdi hasat zamanı gibi.
6- Elverişli vakit demektir. Tam hücum etme zamanı gibi.
7- Yaşanılan devir demektir. Zaman çok kötü oldu, bilir bilmez herkes din adına ahkam kesiyor gibi.

(Zaman sana uymazsa sen zamana uy sözü çok yanlıştır) deniyor. Halbuki "Zaman sana uymazsa, sen zamana uy" sözü doğrudur. Zamana uymak, zamanın gerektirdiği hususlara uymak demektir. Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete ait hükümler değişebilir. Nassa [Kur'an ve hadise] dayanan hükümler zamanla değişmez. Dine aykırı olmayan örf ve âdete ait hükümler değişirse, bunlara uymakta mahzur yoktur.

Mecellenin 39. maddesinde, zamanın değişmesiyle âdete ait hükümlerin değişeceği bildirilmektedir. Mubah olan âdetlerde ve fen bilgilerinde zamana uyulur. İbadetlerde zamana uyulmaz.

Herkes traktörle, kamyonla giderken, kağnı ile gitmek gerek diye ısrar edilmez. Fakat günah olan bir şey, herkes tarafından yapılsa, buna uyulmaz. Zamana ait işlerin değişmesine, zamanın değişmesi denmiştir. Böyle misaller Kur'an-ı kerimde de vardır. Mesela, (köy halkına sor) yerine, (köye sor) denilmiştir. (Yusüf 82)

Türkçede de, (şu sınıf tembel) denir. Burada anlatılan, sınıfın kendisi değil, oradaki talebelerdir. Zamana uymak da, zamanın icabı olan faydalı işlere uymak demektir. Zararlı, günah olan şeylere uyulmaz. Zamanı kötülemek de, o zamanda yaşayan kötü insanları tenkit etmektir. Yoksa zamanı yaratan Allah'ı kötülemek anlamında değildir.

(Din siyasete alet edilmez diyenler, Müslümanları uşak olarak kullanmak isteyenlerdir)
deniyor. Yani apaçıkça din istismarı normal görülüyor. Dini kullanarak, gerek şahsi, gerek siyasi menfaat veya nüfuz sağlama işine din istismarı denir. Koltuk kapmak, alkış toplamak, bir grup insanı peşine takmak gibi herhangi bir menfaat, Allah rızasından başka niyetlerle yapılırsa riya olur. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: İyi bil ki riya haramdır, riyakârı Allah sevmez. Hadis-i şerifte:
(Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden, gösteriş yapanlar çıkar. Sözleri baldan tatlıdır. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer kurttur) buyuruldu. (Tirmizi)

Din alet edilerek elde edilen mal, mevki için şair der ki:
Şu mala, makama ola ki lanet,
Ona din veya ırz edile alet.

Dini siyasete, politikaya alet etmek, yahut başka zararlı maksatlar ve menfaatler için kullanmak, bir takım cahilleri, din ismi altında, tahrik etmek çok büyük bir günahtır. Allahü teâlâ, en çok bunu kötülemektedir. Din, tertemiz ahlak sahibi olmayı emreden, sırf merhamet, sevgi ve büyüklere itaat, küçüklere şefkat emreden, insanları doğru yola götüren Allahü teâlânın razı olduğu yoldur. Dini herhangi bir menfaate, mesela siyasete alet etmek, yahut başka zararlı maksatlar için kullanmak, bir takım cahilleri, din ismi altında, tahrik etmek çok büyük bir günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Yazıklar olsun ilmini ticaret vasıtası yapan kötü âlimlere ki, devlet adamlarına yaklaşır ve kazanç temin ederler. Allah onların ticaretine kesatlık versin!) [Hakim]

Vaaz etmek, dini yazı yazmak, kitap çıkarmak, ancak Allah rızası için olunca, mevki, mal ve şöhret kazanmak için olmayınca faydalı olur. Aksine olursa çok zararlı olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hak teâlâ, Hazret-i Âdem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Çocukların ve neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını talep etsin! Sakın ola ki dini geçim vasıtası yapmasın! Dini kullanarak dünyayı talep edenlere yazıklar olsun!) [Hakim]

(Ne yapayım emir kuluyum demek yanlıştır. Allah'ın kulu olmalı, kulun kulu olmamalı)
deniyor. Bir başka cahil de şöyle diyor: (Osmanlılarda, insan, Allah'ın değil, padişahın kuluydu. Onun için padişah, halka "Kullarım" derdi. Sultanlık sistemine karşı çıkmak, soylu mücadele vermektir) diyor.

Bazı kelimeler birkaç manaya gelir. Cümledeki yerlerine göre manaları değişir. Mesela Mevla kelimesi, yedi manaya gelir. Daha çok ilah, efendi, köle manasında kullanılır. (Mevla'nın rahmeti bol) cümlesindeki mevla, ilah manasındadır. (Mevlana Celaleddin)deki mevla da efendi demektir. Şimdi biri çıkıp da (Sen Celaleddine ilah dedin) diyemez. Bunun gibi kul kelimesi de mahlûk, insan, köle, bende, emir altında bulunan, tâbi, mensup gibi manalara gelir. Şimdi birisi nezaket olsun diye (Bendeniz) dese, bende kul, köle demek olduğu için, (Sen karşındakine bendeniz demekle onu ilah yaptın) demek caiz olur mu? Padişahlar, sadık yardımcılarına "Kulum" derdi. Burada kul, "Sağ kolum" demektir. Sultana ait seçkin askerlere (Kapı kulu) denirdi.

(Allah'tan başkasına itaat etmek şirktir, kula kulluktur)
deniyor. Bu söz de çok yanlıştır. Çünkü Kur'an-ı kerimde, Allah ve Resulüne ve ülülemre de itaat edilmesi emrediliyor. Âlimlere, ana babaya itaat da dinimizin emridir. Bunlara itaat da Allah'a itaat olur. (Hadika)

(Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözüne hadis demek korkunçtur, Bayezid-i Bistamiye aittir)
deniyor. O zaman adama şu soruyu sorarlar: Bu korkunç sözü ne diye Bayezid-i Bistami hazretleri söylemiştir? Bir âlimin söylemesi o sözün kötü olmasını mı gerektirir? Burada şeyh, mürşid, rehber, üstad, öğretmen anlamındadır. Din ilimlerini hocasız öğrenmek kolay mıdır? Hele tasavvufu rehbersiz öğrenmek imkansızdır. Bayezid-i Bistami hazretlerinin bu sözü, korkunç olarak vasıflandırılıp niye beğenilmez ki? Burada tasavvuf düşmanlığı mı yapılıyor? Rehbere, üstada kızılır mı? Bir talebenin, ilim öğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi için, bir öğreticiye ihtiyacı vardır. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Taberani)

Kur'an-ı kerimde ise mealen, (Eğer bilmezseniz, bilenlerden sorun!) buyuruldu. (Nahl 43)

(Eğer o iki sene olmasaydı Numan helak olurdu sözü İmam-ı A'zama ait değildir, uydurma bir sözdür. Tasavvuf olmadan da insan evliya olur)
deniyor. Maksat tasavvufu kötülemek. Tasavvuf düşmanlığı selefiler arasında çok yaygındır. Evliyaya, keramete düşmanlık yaparlar. Bilmeyenin bilmediği şeyleri düşmanlık yapması yadırganmaz. Atalarımız böyle kimseler için, (Kişi bilmediği şeylerin düşmanıdır) buyurmuşlardır.

Muhammed Masum hazretleri, Mektubat kitabında buyuruyor ki:
Allahü teâlâyı tanımak iki türlüdür:
1- Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi tanımak,
2-Tasavvuf büyüklerinin tanımaları.

Birinci şekildeki imanda nefs azgınlığından vazgeçmemiştir, iman hakiki değil, mecazidir. Bu iman gidebilir. İkincisinde nefs de imana geldiği için iman yok olmaktan korunmuştur. (Ya Rabbi, senden sonu küfür olmayan iman istiyorum) hadis-i şerifi ve Nisa suresinin (Ey iman sahipleri, iman edin) mealindeki 136. âyet-i kerimesi de hakiki imanı bildirmektedir. Bu âyet, (Hakiki imana kavuşun) manasındadır.

İmam-ı Ahmed hazretleri ilim ve ictihadda çok yüksek dereceye sahip olduğu halde, hakiki imana kavuşmak için Bişr-i Hafi [ve Zünnun-i Mısri] hazretleri gibi evliyanın sohbetinde bulundu. İmam-ı a'zam hazretleri de, ömrünün son yıllarında Cafer-i Sadık hazretlerinin sohbetinde bulunduktan sonra, (Bu iki sene olmasaydı, Numan helak olurdu), yani (Hakiki imana kavuşamazdım) buyurmuştur. Her iki imam da ilimde ve ibadette son derece ileri oldukları halde, tasavvuf büyüklerinin sohbetinde bulunarak marifeti ve bunun meyvesi olan hakiki imanı elde ettiler.) (2/106)

Senaullah-i Dehlevi hazretleri de buyuruyor ki:
Tasavvufta fena makamına kavuşan, muhakkak imanla ölür. Bekâra suresinin (Allahü teâlâ imanınızı zayi etmez) mealindeki 143. âyet-i kerimesi ve (Allahü teâlâ, kullarının imanlarını geri almaz. Fakat âlimleri yok ederek ilmi geri alır) hadis-i şerifi, hakiki imanın ve bâtın ilminin geri alınmayacağını göstermektedir. (İrşad-üt-talibin)

(Sizin düşmanınız şeytandır)
âyet-i kerimesini delil getirerek, bize düşman olan birisine (Sen benim düşmanımsın) demenin küfür olduğu söyleniyor. Cahilliğin bu kadarına da pes artık. Bir Müslüman da diğer Müslümana düşmanlık yaptı diye hemen ona kâfir denir mi? Hangi kitap böyle yazar? Tarihte iki Müslüman ordu çarpışmadı mı? Bunlara kâfir denir mi? Bu cahil adamlar, ellerine almışlar, bir kâfir karası, önüne gelenlere rastgele sürüyorlar.

Müziğin her çeşidinin haram olduğu muteber eserlerde bildirilirken, müziğin eğlendirici, düşündürücü, dinlendirici ve eğitici yönleri de bulunduğu anlatılarak sanki bazı müziklerin caiz olduğu söyleniyor. Mehter marşı, def, düğünde davul çalmak hariç elbette müziğin her çeşidi haramdır. Tasavvuf müziği diye de bir şey yoktur.

(Kâfirler Allah'tan ümit keser)
âyetini delil getirerek, (Bu toplum düzelmez) diyenlerin küfre girdiği söyleniyor. Halbuki bu âyetin, bununla hiç ilgisi yoktur. Delinin biri çıksa, (Ben hiç hastalanmayacağım, göklerde uçacağım, dünyadaki herkesi Müslüman edeceğim) dese, bir başkası da bunları yapamazsın dese, hemen eldeki kara, bu adamın alnına yapıştırılır, (Sen Allah'tan ümit kestiğin için kâfirsin) denir. Ben inansam da, ibadet etsem de Allah beni affetmez) demek küfürdür. Allah'tan ümit kesmek, Allah'ın rahmetinden ümit kesmektir. Yoksa bu işi yapamazlar demenin küfürle ne ilgisi vardır?

Eli yağlı karalılar, (Gemisini kurtaran kaptan) sözüne de saldırıyorlar. Halbuki bu söz, hadis-i şeriflere ve âlimlerimizin bildirdiklerine aykırı değildir, çok güzel bir sözdür. Atalarımız aynı anlamda, (Önce can, sonra canan) demişlerdir. Can kurtarılmadan canan kurtarılmaz.

Kötü de olsa mevcudu kabullenme olacağı için, (Beterin de beteri vardır) sözü de tenkit ediliyor. Halbuki İmam-ı Rabbani hazretleri, (Hiç bir zaman, hiç bir şekilde, halinizden şikayetçi olmayın. Her zaman şükredici olun. Beterin beteri vardır) buyuruyor. Topal olan kimse, (Beni niye topal yarattın veya niye kazada ayağımı koparttın) diye Allah'a isyan mı etmesi gerekir, yoksa (Ya rabbi gözümü kör etmediğine, kulağımı sağır etmediğine çok şükürler olsun demesi gerekmez mi? Her zaman beterin beteri vardır diyerek hâlimize şükretmeliyiz.

(Kedinin bacağını gerdek gecesi ayırmak gerekir)
sözüne de saldırıyorlar. Halbuki bu sözün anlamı, tedbirini zamanında almak gerekir demektir. Yoksa kedinin bacağını tutup ayırmak demek değildir. Tedbir işin başında alınmazsa, zamanla olayları önlemenin güç olduğu bildirilmektedir. Gerdek gecesi hanımı dövmek gerekir diye bir şey yoktur. Çünkü çoluk çocuğu terbiye etmek için dövmek doğru değildir. Ancak yanlış bir iş yapınca, cezalanabileceği hissini vermek gerekir. Peygamber efendimiz, ev halkının dövülmemesini emrettiği halde, terbiye edilmeleri için cezalanacakları, dövülecekleri hissini taşımaları gerektiğini bildirmiştir. Bu hususta Peygamber efendimiz, (Ev halkınızı terbiye edebilmek için bastonunuzu onların göreceği yere asın!) buyurmaktadır. (Taberani)

Kur'an-ı kerimde de cenab-ı Hak, (Azabım çok şiddetlidir) diyerek kullarını ikaz etmektedir. O halde son pişmanlık fayda vermez, kedinin bacağını ilk gece ayırmak gerekir.

(Babam öldü, hemen mezarını yaptırdım)
diyene kızıyorlar, israftır, dine aykırıdır diyorlar. Mezar düşmanı olduğunu çekinmeden açıklıyorlar. Âlimlere evliyaya türbe yaptırmak bile caizdir. Bunun için atalarımıza dil uzatmak çok yanlıştır. Aynı zihniyet enbiya ve evliya kabirlerin yardım istemeye de, onlar için kurban kesmeye de şirk diyorlar. Allah rızası için kurban kesip sevabını yatırdaki evliyaya bağışlamanın dinen bir mahzuru yoktur. Hele şirk ile zerre kadar ilgisi yoktur. Evliya kabirlerine gidip evliyanın aracı olmasını istemenin şirkle bir ilgisi yoktur. Biz her şeyin yaratıcısının ve o evliyaya yardım etme gücünü verenin Allahü telâlâ olduğunu biliyoruz. En cahil bir kimse de, insanın yaratıcı olmadığını bilir. Onun için evliya kabirlerine dua etmeye giden kimselere müşrik demek çok çirkin bir harekettir.

Kötü bir iş yapılırken, (Elâlem ne der, dost düşman ne der) sözüne de saldırıyorlar. Halbuki diğer sözler gibi, bu söz de dinimize aykırı değildir. Kuldan utanmayan Allah'tan da utanmaz. Bir kötülüğü işlerken Allah'tan utanmayan kimse, hiç değilse kuldan olsun utanmalıdır. Kötü örnek olacağı için kötülüğü açıktan işlemek daha fazla günahtır. Açıktan oruç yemek gizli yemeye göre daha büyük günahtır. Onun için dinimizde açıktan oruç yiyen dünyada da cezalandırılır. Çünkü kötülüğe örnek oluyor. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kim, dünyada günahını gizlerse, Allahü teâlâ da, Kıyamette, o günahı herkesten saklar.) [Müslim]

(Bir günaha düşen, Allah'ın örtüsünü, onun üzerinde bulundurmalıdır!) [Müslim]

İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayadandır. Haya da imandandır. Günah gizlenmezse, fasıklar bundan cesaret alır. (Falanca günah işliyor. Ben de işlesem ne çıkar?) diyebilir. Riya olmaması için ibadeti gizlemek caizdir. Onun için (Kabahat da gizli, ibadet de gizlidir) denmiştir. Bunun gibi atasözlerinin çoğu bir hadis-i şerife dayanmaktadır. (Haya elbisesine bürünenin aybı görülmez. Duyulunca hoşlanılacak şeyleri yap! Kimsenin duymasını istemediğin ve duyulunca insanların hoşlanmıyacağı şeylerden kaç!) buyurulmuştur. Yani dost düşmanın ayıplıyacağı kötülükleri yapmamalıdır.

Eli karalılar, saldıracak yer arıyorlar, (İyi atadan kötü evlat, kötü atadan iyi evlat olabilir, sözü bâtıl bir sözdür, hiçbir dayanağı yoktur) diyorlar. Bu çok normal bir sözdür. Âdem aleyhisselam, Nuh aleyhisselam, büyük birer peygamber oldukları halde, çocuklarından kâfir olanlar da olmuştur. Aksine Ebu Cehilin oğlu, Eshab-ı kiramdan olmakla şereflenmiştir.

Her düğünü oyun eğlence sandıkları için, (Sünnet düğününde Kur'an okumak küfürdür) diyorlar. Halbuki içkisiz yapılan ve başka haram bulunmayan sünnet düğünlerinde mevlit ve Kur'an-ı kerim okutmakta hiç mahzur yoktur. Müzik varsa, davul veya def çalınıyorsa, eğlence arasında elbette Kur'an-ı kerim okunmaz. Sünnet düğünü sebebiyle Kur'an-ı kerim okumaya engel olmak çok çirkin bir harekettir.

(Allah cezanı versin demek bedduadır, böyle söylemek haramdır)
deniyor. Ceza kelimesi, iyi veya kötü karşılık, mükafat demektir. Mesela ahirete, iyilik ve kötülüklerin karşılığının verildiği yer anlamında dâr-ül-ceza denir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İyilik gördüğüne, cezakellahü hayran kesira [Allah, seni çok hayırla mükafatlandırsın] diyen, ona en büyük duayı etmiş olur.) [İ.Asakir]

Allah seni mükafatlandırsın anlamında Allah cezanı versin demek beddua olmaz. Atalarımız Arapça bildiği için böyle konuşurlardı. Yeni neslin bunları bilmediği için beddua sanması yadırganmaz.

(İyi işler, iyi günler, iyi yolculuklar)
demeye saldırıyorlar. Hayırlı işler, hayırlı günler demek gerekiyormuş. Arapça olan hayrın, yaklaşık Türkçe karşılığı iyi kelimesi ile ifade edilir. Ha hayırlı dediniz, ha iyi dediniz fark eden bir şey olmaz. Bunun gibi ifadeleri bir problem haline getirmek yanlıştır.

Malum yağlı karalılar, (Bana göre şöyle, bence böyle) sözünü tenkit ederek birkaç güzel örnek vermişler, fakat yazdıkları üç ciltlik eserleri şahsi görüşle, bana göre ile doludur. Atalarımız, bunun gibiler için, (Bu ne perhiz.) demişlerdir.

Küfür olur mu?
Sual: Aşağıdaki sözleri söylemek küfür olur deniyor, doğru mu?
CEVAP
Tevil edilme imkânı olan sözlere, küfür denmez. İnternette yayılan aşağıdaki sözlerin hiçbirisi küfür değildir.

(Fala inanma, falsız da kalma) demek:
Fala inanmak gerekir denmiyor. Fala inanılmaz; ama sen yine fala bak diyerek günaha teşvik var. İçki haram, ama sen yine içmeye devam et demek gibi uygunsuz bir sözdür. Caiz değilse de, küfür de değildir.

(Onda iman ne gezer) demek:
İmanı olmayan için, böyle söylemenin mahzuru olmaz.

(Kuran çarpsın) demek:
Bu söz, küfür değildir. Böyle söylemek yemin olur; fakat böyle yemin etmek de uygun değildir.

(Hastalığıma dayanamıyorum, artık beni öldür Allah'ım) demek:
Ölümü istemek uygun değil; ama küfür değildir.

(Haram ne tatlı şeymiş) demek:
Nefsin gıdası, küfür, haram ve mekruh olan, söz ve işlerdir. Haramların tatlı gelmesi, bu yüzdendir. Bir hırsız, tereyağlı baklava çalsa, yerken bu ne tatlıymış dese, küfür olmaz. Harama helal demiyor, tatlıya tatlı diyor. Haramı övücü söz olmadığı için, küfür olmaz.

Ramazan ayı gelince, (Ağır bir ay geldi) demek:
Bu söz küfür değildir. Bir ay oruç tutmak herkese kolay gelmez, bazısına ağır gelir.

Zalime adil, adile zalim demek:
Yalan söylenmiş olur, küfür olmaz.

Ölen birisi için, (Ah oraya gitmeseydi ölmeyecekti) demek:
Bu söz de, küfür değildir. Bu söz, (Yüzme bilmediği halde kendini denizin ortasına atmasaydı, boğulmazdı) demek gibi bir şey. Burada kaderi inkâr yoktur.

Namaz kıl denince, (Sonra kılarız) demek:
Farz olduğunu inkâr etmedikçe, namazla alay etmedikçe, sonra kılarım demek, küfür olmaz.

(Allah zengine çok veriyor, bana neden vermiyor) demek:
Vermeyiş sebebini araştırıyorsa, küfür olmaz. Hâşâ, Allah haksızlık yapıyor, beni de zengin etmesi gerekirdi demek istiyorsa küfür olur; fakat dinini bilen hiçbir Müslüman da böyle söz söylemez. Onun için Müslümanın söylediği sözlere, hemen küfür dememelidir.

(Kıyamet, hacılar, hocalar yüzünden kopacak) demek:
Bu söz de küfür değildir. Peygamber efendimiz, (Ahir zamanda din adamları, halkın istediği yönde fetva verip, helale haram, harama helal diyecekler, Kur'anı ticarete, menfaate alet edecekler) buyuruyor. Bu, kıyamet alametlerindendir. Hakiki hacı, hoca ve hiçbir Müslüman kalmayınca kıyamet kopacaktır.

(Güzele bakmak sevab) demek:
Bu niyete göre değişir. Eğer, kâinatta Allahü teâlânın yarattığı güzellikler için, mesela ne güzel ağaç, ne güzel kuş, ne güzel meyve, ne güzel çocuk gibi şeyler söylemekte mahzur olmaz. Kumar oynamak, şarap içmek, yabancı kadına bakmak gibi haram olan bir şey için elbette söylemek caiz olmaz.

(Atın ölümü arpadan olsun) demek:
At arpayı sever, kimi de baklavayı sever. Şeker hastasına, (Baklava yeme ölürsün) dense, o da, (Ölümüm baklavadan olsun) derse küfür olmaz. Çünkü günah işleniyorsa da, harama helal denmiş olmuyor.

(Haydan gelen huya gider) demek:
Bu söz, kolayca kazanılan şeyler, kolayca elden çıkar demektir. Buradaki hay kelimesinin Allahü tealanın ismiyle alakası yoktur. Bunun gibi, hayhay, baş üstüne demektir. Buradaki hay kelimesi de, Allah anlamında değildir.

(Allahın sopası yok) demek:
Günah işleyeni, hainlik edeni, caniyi hemen cezalandırmaz gibi anlamlarda söyleniyor. Her ne kadar, hoş bir söz değilse de, küfür de değildir.

(Şu işi yaparsam kâfir olayım, Allah'ımı inkâr edeyim) diye yemin etmek:
Bu husustaki, iki kavilden biri şöyledir: Küfre sebep olan şeyleri yemin niyetiyle söylemek küfür olmaz, yemin edilmiş olur; fakat böyle yemin, Müslüman yemini değildir.